Turkish Vocabulary
Click on letter: GT-Google Translate; GD-Google Define; H-Collins; L-Longman; M-Macmillan; O-Oxford; © or C-Cambridge

GT GD C H L M O
a

GT GD C H L M O
above /əˈbʌv/ = ADVERB: yukarıda, önce, daha çok, cennette; ADJECTIVE: yukarıdaki, sözü geçen; PREPOSITION: üzerinde, üstünde, üzerine, yüksek, üstün, öte; NOUN: yukarıda olan şey; USER: yukarıda, üzerinde, yukarıdaki, üstünde, yukarıda bulunan

GT GD C H L M O
accompany /əˈkʌm.pə.ni/ = VERB: eşlik etmek, katılmak, refakât etmek, birlikte olmak, yanında olmak, aynı anda yapmak; USER: eşlik etmek, eşlik, birlikte, eşlik eden, eşlik edecek

GT GD C H L M O
achieve /əˈtʃiːv/ /əˈtʃiːv/ = VERB: ulaşmak, elde etmek, başarmak, gerçekleştirmek, erişmek, kazanmak, meydana getirmek; USER: ulaşmak, elde, elde etmek, sağlamak, başarmak

GT GD C H L M O
adapted /əˈdæpt/ = ADJECTIVE: uyarlanmış, adapte edilmiş; USER: uyarlanmış, adapte, uyarlanmıştır, uyum, uyarlanan

GT GD C H L M O
adventure /ədˈven.tʃər/ = NOUN: macera, serüven, spekülasyon, tehlikeli iş, risk, vurgunculuk; VERB: tehlikeye atmak, riske atmak, atılmak, yeltenmek; USER: macera, Adventure, maceraya, bir macera, macerası

GT GD C H L M O
after /ˈɑːf.tər/ = ADVERB: sonra, ardından, daha sonra, arkasından; PREPOSITION: sonra, ardından, peşinden, izleyen, arkasından, göre, -den sonra; ADJECTIVE: sonraki, izleyen, sonra gelen; CONJUNCTION: -dikten sonra; USER: sonra, sonrası, sonrasında, ardından

GT GD C H L M O
ago /əˈɡəʊ/ = ADJECTIVE: önce, evvel; ADVERB: önce, evvel; USER: önce, önce yapıldı, ago, ago

GT GD C H L M O
altered /ˈɒl.tər/ = ADJECTIVE: değişmiş, değiştirilmiş, diğer; USER: değişmiş, değiştirilmiş, değiştirilebilir, değiştirdi, değiştirilemez

GT GD C H L M O
aluminium /əˈlo͞omənəm/ = NOUN: alüminyum; USER: alüminyum, aluminyum, alüminyumdan, aliminyum

GT GD C H L M O
an

GT GD C H L M O
and /ænd/ = CONJUNCTION: ve, ile, de; USER: ve, ile, ile

GT GD C H L M O
answer /ˈɑːn.sər/ = NOUN: cevap, yanıt, karşılık, çözüm, tepki, misilleme; VERB: yanıtlamak, cevap vermek, karşılamak, bakmak, uymak, karşılık vermek, kefil olmak, yetmek, yerine getirmek, tanıma uymak; USER: cevap, answer, cevaplamak, yanıt, yanıtlamak

GT GD C H L M O
antarctic /ænˈtɑːk.tɪk/ = ADJECTIVE: Antartik, güney kutbu ile ilgili, güney kutbuna yakın; NOUN: güney kutbu ve yöresi; USER: Antartik, antarctic, antarktika, Antartika, Antarktik

GT GD C H L M O
anytime /ˈen.i.taɪm/ = USER: zaman, her zaman, her, istediğiniz zaman, her an

GT GD C H L M O
anywhere /ˈen.i.weər/ = ADVERB: herhangi bir yere, bir yere, hiçbir yerde; USER: herhangi bir yere, bir yere, yerde, her yerde, yere

GT GD C H L M O
are /ɑːr/ = NOUN: ar; USER: olan, vardır, bulunmaktadır, olup, olarak, olarak

GT GD C H L M O
as /əz/ = ADVERB: olarak, gibi, kadar, iken; PRONOUN: gibi; CONJUNCTION: olduğu gibi, ki, iken, rağmen, karşın, madem, mademki, -diği gibi, -irken; USER: olarak, gibi, kadar, yanı, şekilde, şekilde

GT GD C H L M O
at /ət/ = PREPOSITION: -de, -da, -ye, -ya, -e, -a; NOUN: savaşçı, asker, eyt; USER: de, az, at, okuyun, azından, azından

GT GD C H L M O
automatically /ˌɔː.təˈmæt.ɪ.kəl.i/ = ADVERB: otomatik olarak, kendiliğinden, otomatikman, kendi kendine, istemsiz olarak; USER: otomatik olarak, otomatik, kendiliğinden, otomatikman, otomatikman

GT GD C H L M O
automobile /ˌôtəmōˈbēl/ = NOUN: otomobil, araba; USER: otomobil, otomotiv, bir otomobil, araba

GT GD C H L M O
axle /ˈæk.sl̩/ = NOUN: aks, dingil, mil, eksen; USER: aks, dingil, aksı, axle, aksın

GT GD C H L M O
bars /bɑːr/ = NOUN: parmaklıklar; USER: parmaklıklar, bar, barlar, çubuklar, çubukları

GT GD C H L M O
be /biː/ = VERB: olmak, var olmak, bulunmak, tutmak, durmak, mal olmak, anlamına gelmek; USER: olmak, olabilir, olması, olarak, olduğu, olduğu

GT GD C H L M O
been /biːn/ = USER: olmuştur, oldu, mu, olan, olarak, olarak

GT GD C H L M O
began /bɪˈɡæn/ = VERB: başlamak, başlatmak, koyulmak, girişmek, önayak olmak, meydana gelmek, doğmak; USER: başladı, başlayan, başlamıştır, başladılar, başlamış

GT GD C H L M O
below /bɪˈləʊ/ = PREPOSITION: altında, aşağı, altta; ADVERB: aşağıda, altında, altında, aşağı, altta, alt katta, yeryüzünde, cehennemde, düşük rütbede, rütbece altında; USER: altında, aşağıda, aşağıdaki, aşağıya, altına, altına

GT GD C H L M O
best /best/ = ADJECTIVE: en iyi, birinci sınıf; ADVERB: en, en çok, en iyi şekilde; VERB: yenmek, geçmek, alt etmek; USER: en iyi, en, iyi, bölgesindeki en iyi, en çok, en çok

GT GD C H L M O
body /ˈbɒd.i/ = NOUN: vücut, gövde, beden, cisim, karoser, ceset, kuruluş, kütle, hacim, grup, birlik, büyük kısım; USER: vücut, vücudun, gövde, beden, vücudu, vücudu

GT GD C H L M O
but /bʌt/ = CONJUNCTION: ama, ancak, fakat, ki, oysa, hariç, başka, halbuki; ADVERB: sadece, yalnızca, yani, hiç olmazsa; NOUN: itiraz, karşı çıkma; USER: ama, ancak, fakat, değil, aynı, aynı

GT GD C H L M O
by /baɪ/ = PREPOSITION: tarafından, göre, ile, yoluyla, kadar, vasıtasıyla, yanında, kenarında, başında, yanından, yakınında, yakınından, yolundan; ADVERB: yakın, geçecek biçimde, geçişli biçimde, bir kenara; USER: tarafından, göre, ile, by, edenler tarafından

GT GD C H L M O
c /ˌsiː.plʌsˈplʌs/ = NOUN: yüz; USER: c,

GT GD C H L M O
camp /kæmp/ = NOUN: kamp, ordugâh, konak yeri; ADJECTIVE: kamp, bayağı, gülünç, adi, homoseksüel; VERB: kamp yapmak, kamp kurmak, kampa yerleştirmek, konaklamak; USER: kamp, kampı, kampında, kampına, kampa

GT GD C H L M O
can /kæn/ = NOUN: kutu, teneke kutu, konserve kutusu, hela, hapishane, kaba et, teneke kutudaki içecek; VERB: yapabilmek, edebilmek, olabilmek, kovmak, konservesini yapmak; USER: kutu, olabilir, yapabilirsiniz, can, olabildiğince, olabildiğince

GT GD C H L M O
car /kɑːr/ = NOUN: araba, otomobil, kabin, vagon, yolcu bölümü; USER: araba, arabayı, araç, el araba, otomobil

GT GD C H L M O
changes /tʃeɪndʒ/ = VERB: değiştirmek, değişmek, bozdurmak, bozmak, dönüşmek; NOUN: değişiklik, değişim, üstü, bozuk para, yenilik, para üstü, borsa; USER: değişiklikler, değişiklikleri, değişiklik, değişikliği, değişikliklerin

GT GD C H L M O
chasing /CHās/ = NOUN: takip, takip etme; USER: takip, kovalayan, peşinde

GT GD C H L M O
climbing /ˈklaɪ.mɪŋ/ = NOUN: tırmanma, tırmanış, dağcılık, artış; USER: tırmanma, tırmanışı, tırmanış, dağcılık, tırmanıyor

GT GD C H L M O
coast /kəʊst/ = NOUN: sahil, kıyı, deniz kenarı, deniz kıyısı, kızak için uygun yokuş, kızakla yokuştan kayma; VERB: sahil boyunca gitmek, kızakla yokuştan kaymak, yokuş aşağı salıvermek, beleşten ilerlemek, kıyı boyu limanlar arasında ticaret yapmak; USER: sahil, kıyısında, coast, kıyı, kıyılarında

GT GD C H L M O
cold /kəʊld/ = NOUN: soğuk, nezle, soğukluk, soğukalgınlığı; ADJECTIVE: soğuk, üşümüş, soğukkanlı, donuk, duygusuz, sakin, sıkıcı, baygın, kaçınılmaz, kesin olarak, yapmacık; USER: soğuk, soğuk bir, soğuk algınlığı

GT GD C H L M O
computer /kəmˈpjuː.tər/ = NOUN: bilgisayar, elektronik beyin; USER: bilgisayar, bilgisayarı, bilgisayara, bilgisayarda, bilgisayarınıza

GT GD C H L M O
condition /kənˈdɪʃ.ən/ = NOUN: durum, koşul, şart, kondisyon, hal, kayıt, ikmal, bütünleme; VERB: şart koşmak, koşullandırmak, belirlemek, şarta bağlamak; USER: durum, koşul, durumu, durumda, durumdur, durumdur

GT GD C H L M O
conditions /kənˈdɪʃ.ən/ = NOUN: koşullar, şartlar, durum; USER: koşullar, şartlar, koşulları, şartları, koşullarına, koşullarına

GT GD C H L M O
coolant /ˈkuː.lənt/ = NOUN: soğutma sıvısı, soğutma gazı; USER: soğutma sıvısı, soğutucu, soğutma suyu, soğutma, kesme sıvısı

GT GD C H L M O
corner /ˈkɔː.nər/ = NOUN: köşe, açı, köşe atışı, kuytu, ücra yer, bölge, bucak, tekel oluşturma; ADJECTIVE: köşe, köşede olan; VERB: köşeye sıkıştırmak, kıstırmak, ele geçirmek, köşe oluşturmak, köşe dönmek, virajı almak; USER: köşe, köşesinde, köşesindeki, köşede, köşesi

GT GD C H L M O
cross /krɒs/ = NOUN: çapraz, haç; ADJECTIVE: çapraz, kesişen, çaprazlama, dargın, kızgın; VERB: geçmek, karşılaşmak, bozmak, çapraz çizgiler çizmek, darılmak; USER: çapraz, geçmeye, geçmek, arası, cross, cross

GT GD C H L M O
day /deɪ/ = NOUN: gün, gündüz, zaman, dönem; USER: gün, günü, günlük, günün, günde, günde

GT GD C H L M O
days /deɪ/ = NOUN: günler; USER: günler, gün, günü, günde, günlerde, günlerde

GT GD C H L M O
december /dɪˈsem.bər/ = NOUN: Aralık

GT GD C H L M O
designed /dɪˈzaɪn/ = ADJECTIVE: tasarlanmış, planlanmış, tarafından tasarlandı, kasıtlı; USER: tasarlanmış, tasarlanmıştır, dizayn, tasarlanan, olarak tasarlanmış

GT GD C H L M O
diameter /daɪˈæm.ɪ.tər/ = NOUN: çap, kalınlık, en; USER: çap, çapı, çapında, çaplı, çapa

GT GD C H L M O
discover /dɪˈskʌv.ər/ = VERB: keşfetmek, bulmak, anlamak, ortaya çıkarmak, farketmek; USER: keşfetmek, keşfedeceksiniz, şehrinde, şehrini keşfetmek, bulmak

GT GD C H L M O
distance /ˈdɪs.təns/ = NOUN: mesafe, uzaklık, açıklık, ara, soğukluk, uzak olma, araya mesafe koyma; VERB: uzakta tutmak, uzağa koymak, geçmek, geride bırakmak; USER: mesafe, mesafesi, uzaktan, mesafesinde, uzaklık

GT GD C H L M O
dream /driːm/ = NOUN: hayal, rüya, düş, ideal, rüya görme, amaç, rüya gibi şey, nefis şey; VERB: hayal etmek, hayal kurmak, rüya görmek, hayal görmek, rüyasında görmek; USER: rüya, hayal, dream, düş, Hayalinizdeki

GT GD C H L M O
driving /ˈdraɪ.vɪŋ/ = ADJECTIVE: sürücü, araba kullanma, şoför, harekete geçiren, enerjik, hareket ettirici, canlı; NOUN: sürme, sevk, kullanma, araba gezintisi; USER: sürücü, sürüş, itici, araç, araba

GT GD C H L M O
drops = NOUN: damla; USER: damla, damlaları, düşer, damlası, damlalar

GT GD C H L M O
during /ˈdjʊə.rɪŋ/ = PREPOSITION: sırasında, boyunca, esnasında, süresince, iken; USER: sırasında, boyunca, esnasında, sırasındaki, içinde, içinde

GT GD C H L M O
endurance /ɪnˈdjʊə.rəns/ = NOUN: dayanıklılık, dayanma, tahammül, sabır, katlanma, süreklilik, devam; USER: dayanıklılık, dayanıklılığı, dayanımı, dayanma, dayanım

GT GD C H L M O
engine /ˈen.dʒɪn/ = NOUN: motor, makine, lokomotif, itfaiye arabası, alet edevat; VERB: motor takmak, makine takmak; USER: motor, motoru, motorun, makine

GT GD C H L M O
environment /enˈvīrənmənt,-ˈvī(ə)rn-/ = NOUN: çevre, ortam, etraf; USER: çevre, ortamı, ortam, ortamda, ortamında

GT GD C H L M O
expanse /ɪkˈspæns/ = NOUN: genişlik, geniş alan, yayılma, açılma; USER: genişlik, bucaksız, yayılmış, bir genişlik, geniş alan

GT GD C H L M O
expedition /ˌek.spəˈdɪʃ.ən/ = NOUN: sefer, sevk, acele, çabukluk, hız; USER: sefer, Expedition, seferi, keşif, sefere

GT GD C H L M O
exploration /ˌek.spləˈreɪ.ʃən/ = NOUN: arama, keşif, araştırma; USER: arama, keşif, araştırma, keşfi, eksplorasyon

GT GD C H L M O
extremely /ɪkˈstriːm.li/ = ADVERB: son derece, aşırı, aşırı derecede, fazlasıyla, aşırı boyutta; USER: son derece, derece, çok, oldukça, aşırı

GT GD C H L M O
factor /ˈfæk.tər/ = NOUN: faktör, etken, etmen, katsayı, çarpan, öğe, değişken, tambölen, eleman, kalıtımsal özellik taşıyan gen, aracı kuruluş, finansör, kâhya; USER: faktör, faktörü, faktördür, etken, faktörünün

GT GD C H L M O
fateful /ˈfeɪt.fəl/ = NOUN: kısmet, kaza, kader, felâket, kurban, alın yazısı, mukadderat, tâlihsizlik, ölümle sonuçlanan kaza; USER: kaçınılmaz, uğursuz, kader, vahim, can alıcı

GT GD C H L M O
fenders /ˈfendər/ = NOUN: çamurluk, tampon, koruyucu düzen, şömine paravanası; USER: çamurluklar, siperler, usturmaçalar, çamurlukları, çamurluk,

GT GD C H L M O
filled /-fɪld/ = ADJECTIVE: dolu, dolmuş; USER: dolu, doldurulur, doldurulmuş, doldurdu, doludur

GT GD C H L M O
finally /ˈfaɪ.nə.li/ = ADVERB: nihayet, sonunda, son olarak, en sonunda, sözün kısası; USER: son olarak, sonunda, nihayet, Son, Sonuç olarak, Sonuç olarak

GT GD C H L M O
first /ˈfɜːst/ = ADJECTIVE: ilk, birinci, baş, başta gelen, önde gelen; ADVERB: önce, ilk olarak, öncelikle, ilk kez, başta, ilkönce; NOUN: birincilik, başlangıç, birinci gelen şey; USER: ilk, birinci, siz, önce, öncelikle, öncelikle

GT GD C H L M O
floatation /fləʊˈteɪ.ʃən/ = USER: flotasyon, Yüzdürme, floatation, arzlar, yüzdürerek

GT GD C H L M O
for /fɔːr/ = PREPOSITION: için, amacıyla, dolayı, uygun, göre, karşı, yönünde, doğru, yarayan, sebebiyle; CONJUNCTION: dolayı, nedeniyle, çünkü, zira; USER: için, boyunca, for, üzere, üzere

GT GD C H L M O
found /faʊnd/ = VERB: kurmak, dayandırmak, temelini atmak, dökmek, kalıba dökmek, dayanmak; USER: bulundu, bulunan, buldu, bulunamadı, fazlası

GT GD C H L M O
from /frɒm/ = PREPOSITION: itibaren, -dan, -den, beri, dolayı, yüzünden, -den beri; USER: itibaren, adlı, adlı işletmeye, gelen, dan, dan

GT GD C H L M O
fuel /fjʊəl/ = NOUN: yakıt, benzin, yakacak; VERB: yakıt almak, yakıt sağlamak, benzin doldurmak; USER: yakıt, Yakit, yakıtı, Fuel, akaryakıt

GT GD C H L M O
fulfilled /fʊlˈfɪld/ = VERB: yerine getirmek, karşılamak, tamamlamak, gidermek, yapmak, uygulamak, bitirmek; USER: yerine, yerine getirmiş, yerine getirilmesi, yerine getirmiştir, yerine getirdi

GT GD C H L M O
gear /ɡɪər/ = NOUN: dişli, vites, donanım, takım, teçhizat, eşya, koşum takımı, alet edevat; VERB: vitese takmak, koşum takmak, vites değiştirmek, uydurmak; USER: dişli, vites, Gear, dişlisi, viteste

GT GD C H L M O
gearing /ˈgɪərɪŋ/ = USER: dişli, dişliler, dişli takımı, gearing, dişlileri,

GT GD C H L M O
go /ɡəʊ/ = VERB: gitmek, geçmek, girmek, olmak, ölmek, başlamak, uymak, kaybolmak; NOUN: gitme, gidiş, gayret, deneme; USER: gitmek, gidin, gidip, go, devam, devam

GT GD C H L M O
grandson /ˈɡræn.sʌn/ = NOUN: torun; USER: torun, torunu, torunum, torunun, torununun

GT GD C H L M O
great /ɡreɪt/ = ADJECTIVE: büyük, mükemmel, iyi, önemli, çok iyi, muazzam, ulu, ünlü, hevesli; USER: büyük, harika, büyük bir, harika bir, great, great

GT GD C H L M O
greater /ˈɡreɪ.tər/ = USER: daha fazla, daha, büyük, fazla, daha büyük

GT GD C H L M O
greatest /ɡreɪt/ = ADJECTIVE: azami; USER: büyük, en büyük, en, en

GT GD C H L M O
has /hæz/ = VERB: olmak, sahip olmak, yapmak, etmek, bulunmak, almak, elde etmek, zorunda olmak, kabul etmek, aldatmak, göz yummak, dolandırmak; USER: vardır, sahip, sahiptir, var, olan, olan

GT GD C H L M O
heater /ˈhiː.tər/ = NOUN: ısıtıcı, kalorifer, şofben, tabanca; USER: ısıtıcı, kendiliğinden ısıtmalı, ısıtmalı, ısıtıcısı, Isıtıcı

GT GD C H L M O
heats /hiːt/ = NOUN: ısı, sıcaklık, ısıtma, ısınma, ateş, kızgınlık, hararet, baskı, öfke, vücut ısısı, acılık, kızışma, kızgınlık dönemi; USER: ısıtır, ısınır, ısıtan, ısınıyor, ısısı

GT GD C H L M O
hefty /ˈhef.ti/ = ADJECTIVE: ağır, iri yarı, etkili, bol, çam yarması gibi; USER: ağır, iri, ağır bir, iri yarı

GT GD C H L M O
help /help/ = NOUN: yardım, yardımcı, imdat, çözüm, çare, hizmetçi, muavin; VERB: yardımcı olmak, yardım etmek, kurtarmak, yararı olmak, imdadına yetişmek, elinde olmak, başa çıkmak; USER: yardım, yardımcı, yardıma, yardımcı olmak

GT GD C H L M O
here /hɪər/ = ADVERB: burada, buraya, burda, işte; USER: burada, buraya, Buradasınız, here, buradan, buradan

GT GD C H L M O
heroic /hɪˈrəʊ.ɪk/ = ADJECTIVE: kahramanca, kahraman, destansı, cesur, epik, güçlü, kahramanlar devrine ait; USER: kahraman, kahramanca, kahramanlık, kahramanca bir, heroic

GT GD C H L M O
highlands /ˈhaɪ.ləndz/ = NOUN: Kuzey İskoçya; USER: dağlık, yaylaları, yayla, highlands, yaylalar

GT GD C H L M O
his /hɪz/ = PRONOUN: onun, onunki; USER: onun, yaptığı, kendi, kendi

GT GD C H L M O
history /ˈhɪs.tər.i/ = NOUN: tarih, geçmiş, hikâye, kayıtlar, gelişim aşmaları; USER: tarih, geçmişi, tarihi, tarihinin, geçmiş, geçmiş

GT GD C H L M O
hundred /ˈhʌn.drəd/ = USER: hundred-, hundred, yüzlük; USER: yüz, yüzden, yüzlerce, yüzlerce

GT GD C H L M O
i /aɪ/ = PRONOUN: ben, I, one, I; USER: ben, i, ı, bir

GT GD C H L M O
ice /aɪs/ = NOUN: buz, dondurma, pırlanta, pasta kaplama şekerlemesi, değerli taş; VERB: öldürmek, dondurmak, buzlanmak, buzla kaplamak, buza koymak, şekerle kaplamak; USER: buz, Ice, buzlu, dondurma

GT GD C H L M O
if /ɪf/ = CONJUNCTION: eğer, ise, ama, keşke, fakat, -se, -sa; NOUN: şart, şüphe, belirsizlik; USER: eğer, ise, varsa, olmadığını, durumunda, durumunda

GT GD C H L M O
important /ɪmˈpɔː.tənt/ = ADJECTIVE: önemli, mühim, ciddi, saygın, nüfuzlu, kibirli, okkalı, sözü geçer, kendini beğenmiş; USER: önemli, önemlidir, önemli bir, önem, önem

GT GD C H L M O
in /ɪn/ = ADVERB: içinde; PREPOSITION: içinde, olarak, -de, -da, halinde, içine, içeri; ADJECTIVE: yerinde, iç, içeride, evde; USER: içinde, olarak, bölgesindeki, yılında, in, in

GT GD C H L M O
infinite /ˈɪn.fɪ.nət/ = ADJECTIVE: sonsuz, sınırsız, sayısız; NOUN: sonsuzluk, sonsuz olan şey; USER: sonsuz, infinite, sonsuz bir, sınırsız, sonsuzdur

GT GD C H L M O
installed /ɪnˈstɔːl/ = VERB: kurmak, yerleştirmek, monte etmek, atamak; USER: yüklü, kurulu, monte, yüklenmiş, yüklenir

GT GD C H L M O
is /ɪz/ = USER: olduğunu, olduğu, olan, bir, olup, olup

GT GD C H L M O
it /ɪt/ = PRONOUN: o, onu, ona, ebe, cazibe, çekicilik, şahsiyet, ilişki, önemli kimse; NOUN: cinsel ilişki; USER: o, onu, bu, bunu, it, it

GT GD C H L M O
itinerary /aɪˈtɪn.ər.ər.i/ = NOUN: yol, yol kılavuzu, seyahat rehberi, izlenecek yol, gezi notları; ADJECTIVE: yolculuk; USER: yol, güzergah, yol rehberimizi, güzergah hesapla, yol rehberimizi inceleyin

GT GD C H L M O
jet /dʒet/ = NOUN: jet, jet uçağı, fışkırma, oltu taşı, fıskıye, jet motoru, karakehribar; ADJECTIVE: simsiyah, kapkara; VERB: fışkırtmak, jet ile uçmak; USER: jet, Projeleri, jeti, Projeler, püskürtmeli

GT GD C H L M O
journey /ˈdʒɜː.ni/ = NOUN: yolculuk, seyahat, yol, gezi, sefer, seyir, mesafe; VERB: seyahat etmek, geziye çıkmak; USER: yolculuk, seyahat, yolculuğa, yolculuğu, yolculuğun

GT GD C H L M O
key /kiː/ = NOUN: anahtar, tuş, kilit nokta, çözüm, perde, rumuz, elektrik düğmesi; ADJECTIVE: kilit, ana; VERB: girmek, kilitlemek, akort etmek, uydurmak; USER: anahtar, anahtarı, tuşu, önemli, kilit

GT GD C H L M O
larger /lɑːdʒ/ = USER: büyük, daha büyük, daha büyük bir, büyük bir, geniş, geniş

GT GD C H L M O
level /ˈlev.əl/ = NOUN: seviye, düzey, düzlük, zemin, düzeç; VERB: dengelemek; ADJECTIVE: seviyeli, düz, yatay, dengeli, aynı seviyede, dürüst; USER: seviye, düzey, seviyesi, düzeyi, düzeyde, düzeyde

GT GD C H L M O
lift /lɪft/ = NOUN: asansör, kaldırma, yükseltme, yardım, teleferik, arabasına alma; VERB: kaldırmak, yükseltmek, yukarı kaldırmak, kalkmak, çalmak, havalanmak, topraktan çıkarmak, yürütmek, germek; USER: asansör, kaldırmak, kaldırın, kaldırma, kaldırmaya

GT GD C H L M O
limits /ˈlɪm.ɪt/ = NOUN: hudut; USER: sınırları, sınırlar, limitleri, sınırlarını, limitler

GT GD C H L M O
links /lɪŋks/ = NOUN: golf sahası, sahildeki çimli kumul; USER: bağlantılar, bağlantıları, linkleri, görüntüle, linkler

GT GD C H L M O
liter /ˈliː.tər/ = NOUN: litre; USER: litre, litrelik bir, lt, liter, litrelik,

GT GD C H L M O
low /ləʊ/ = ADJECTIVE: düşük, alçak, zayıf, ucuz, basık, pes, adi, bodur, karamsar, alçakgönüllü; ADVERB: alçak, ucuz; USER: düşük, yükseğe, düşüğe, az, alçak

GT GD C H L M O
lowered /ˈləʊ.ər/ = VERB: düşürmek, indirmek, alçaltmak, küçültmek, surat asmak, somurtmak, karartmak, küçük düşürmek; USER: indirdi, düşürdü, indirilir, alçaltılmış, İNDİRİMDE

GT GD C H L M O
m /əm/ = USER: m, m Kaydedilen

GT GD C H L M O
made /meɪd/ = ADJECTIVE: yapılmış, üretilmiş, garantili; USER: yapılmış, yapılan, yaptı, yapılır, yapılmıştır

GT GD C H L M O
minimized /ˈmɪn.ɪ.maɪz/ = VERB: azaltmak, küçültmek, küçümsemek; USER: minimize, en aza, simge durumuna küçültülmüş, küçültülmüş, en aza indirilebilir

GT GD C H L M O
minimizes /ˈmɪn.ɪ.maɪz/ = VERB: azaltmak, küçültmek, küçümsemek; USER: en aza indirir, minimize, aza indirir, en aza indiren, azaltır

GT GD C H L M O
modifications /ˌmɒd.ɪ.fɪˈkeɪ.ʃən/ = NOUN: değişiklik, değiştirme; USER: değişiklikler, modifikasyonlar, değişiklikleri, değişiklik, modifikasyonları

GT GD C H L M O
mounted /ˈmaʊn.tɪd/ = ADJECTIVE: takılı, atlı, binmiş, mukavvaya yapıştırılmış, kakma; USER: takılı, monte, monte edilmiş, monte edilen, monteli

GT GD C H L M O
mounts /maʊnt/ = NOUN: dağ, dayanak, çerçeve, tepe, altlık, binek hayvanı; USER: bağlar, Binek, binekler, Binek yok, monte

GT GD C H L M O
necessary /ˈnes.ə.ser.i/ = ADJECTIVE: gerekli, gereken, zorunlu, lazım; NOUN: gereken şey, lazım olan şey; USER: gerekli, gereklidir, gereken, gerekirse, gerekir, gerekir

GT GD C H L M O
no /nəʊ/ = ADJECTIVE: hiçbir, hiç, yasak, artık değil, gereksiz, no-, no, nope, nay, not, no, nay, nope, not, not a, no, hayır, numara, ret, aleyhte oy, red; USER: yok, hiçbir, hayır, hiç, herhangi, herhangi

GT GD C H L M O
of /əv/ = PREPOSITION: yüzünden, -nin, -den, -li; USER: bir, arasında, bölgesinin, of, km, km

GT GD C H L M O
off /ɒf/ = ADJECTIVE: kapalı, devre dışı, uzak; ADVERB: kapalı, uzakta, uzak, tamamen, izinli, kesik; PREPOSITION: dışında, izinli; NOUN: başlangıç; USER: kapalı, off, dışı, devre dışı, kapatma, kapatma

GT GD C H L M O
old /əʊld/ = ADJECTIVE: eski, yaşlı, ihtiyar, eskimiş, önceki, bayat, tecrübeli, eskiden kalma, köhne, harika, pişkin, kart; NOUN: eski zamanlar; USER: eski, Alt, Old, yaşlı, eski bir, eski bir

GT GD C H L M O
on /ɒn/ = PREPOSITION: üzerinde, ile, üstünde, yönünde, esnasında; ADVERB: üstünde, durmadan, sürekli olarak; ADJECTIVE: yanık, devrede, sahnede, hazır; USER: üzerinde, ilgili, üzerine, hakkında, ile ilgili, ile ilgili

GT GD C H L M O
one /wʌn/ = USER: one-, one, I, biri, tek, birisi, kimse, bir tane; PRONOUN: biri, birisi, kimse, olan, kişi; ADJECTIVE: tek, aynı; USER: bir, biri, tek, birini, tek bir, tek bir

GT GD C H L M O
operation /ˌɒp.ərˈeɪ.ʃən/ = NOUN: işlem, operasyon, işletme, çalıştırma, ameliyat, işleyiş, kullanma, iş, harekât, tatbikat, etkinlik, cerrahi müdahale, hüküm, yürürlük; USER: operasyon, işlem, işletme, çalışma, işlemi

GT GD C H L M O
or /ɔːr/ = CONJUNCTION: veya, ya da, yoksa, yahut; NOUN: altın sarısı; USER: veya, ya da, ya, ve, yada, yada

GT GD C H L M O
our /aʊər/ = PRONOUN: bizim; USER: bizim, eden, our, Yazın, Yazın

GT GD C H L M O
people /ˈpiː.pl̩/ = NOUN: insanlar, halk, millet, herkes, ulus, elalem, aile fertleri, eller; VERB: insan yerleştirmek; USER: insanlar, kişi, insanların, insan, insanları, insanları

GT GD C H L M O
performance /pəˈfɔː.məns/ = NOUN: performans, gösteri, başarı, verim, yerine getirme, oyun, icraat, başarma gücü; USER: performans, performansı, performanslı, performansını, performansınızın

GT GD C H L M O
period /ˈpɪə.ri.əd/ = NOUN: dönem, süre, periyot, nokta, devir, devre, adet, çağ, regl, aybaşı, ders saati, dönüm, tam cümle; USER: süre, dönem, dönemde, dönemi, döneminde, döneminde

GT GD C H L M O
pinnacle /ˈpɪn.ə.kl̩/ = NOUN: doruk, zirve, sivri tepeli kule, tepe nokta; USER: doruk, zirvesi, doruk noktası, pinnacle, zirvesidir

GT GD C H L M O
pole /pəʊl/ = NOUN: kutup, direk, sırık, uç, yelken direği, gönder, karşıt uç, zıt karekterli kimse, bayrak direği, beş metrelik uzunluk, leh; USER: kutup, kutuplu, pole, direk, kutbu

GT GD C H L M O
portal /ˈpɔː.təl/ = NOUN: kapı, büyük kapı; USER: portalı, portal, portalında, Portalımızdaki, portalı daha

GT GD C H L M O
preparation /ˌprep.ərˈeɪ.ʃən/ = NOUN: hazırlık, hazırlama, hazırlanma, hazırlık yapma, akort yapma, hazırlanan ilâç, basur ilacı, giriş müziği; USER: hazırlık, hazırlama, hazırlanması, hazırlanmasında, hazırlığı

GT GD C H L M O
preparations /ˌprep.ərˈeɪ.ʃən/ = NOUN: hazırlık, hazırlama, hazırlanma, hazırlık yapma, akort yapma, hazırlanan ilâç, basur ilacı, giriş müziği; USER: hazırlıkları, hazırlıklar, preparatları, preparatlar, müstahzarlar

GT GD C H L M O
pressure /ˈpreʃ.ər/ = NOUN: baskı, basınç, tazyik, pres, zorlama, sıkışma, sıkıntı, darlık; VERB: zorlamak, baskı yapmak, basınç uygulamak, baskılamak; USER: basınç, basıncı, baskı, basınçlı, basıncını, basıncını

GT GD C H L M O
pursuit /pəˈsjuːt/ = VERB: sürdürmek, izlemek, kovalamak, takip etmek, yürütmek, devam etmek, peşine düşmek, peşinde koşmak, peşinde olmak; USER: takip, peşinde, takibi, arayışı, pursuit

GT GD C H L M O
ratio /ˈreɪ.ʃi.əʊ/ = NOUN: oran, rasyo, orantı; USER: oran, oranı, oranının, oranını, oranı antrenör

GT GD C H L M O
reached /riːtʃ/ = VERB: ulaşmak, erişmek, varmak, uzanmak, yetişmek, uzatmak, bulmak, vermek, çarpmak, geçirmek, iletişim sağlamak, idrak etmek, uzanıp vermek, etkilemek, isabet ettirmek; USER: ulaştı, ulaşmıştır, ulaşmış, ulaşılabilir, ulaşıldığında

GT GD C H L M O
rebuilding /ˌriːˈbɪld/ = VERB: yeniden inşa etmek, yenilemek, yeniden yapmak; USER: yeniden, yeniden inşa, yeniden inşası, yeniden oluşturma, yeniden oluþturma

GT GD C H L M O
reengineering /ˌrē-ˌenjəˈnir/ = USER: yeniden yapılanma, değişim mühendisliği, yeniden yapılanması, reengineering, yeniden yapılandırma

GT GD C H L M O
refuelling /ˌriːˈfjʊəl/ = USER: yakıt ikmali, yakıt, ikmali, yakıt doldurma, ikmal,

GT GD C H L M O
remarkable /rɪˈmɑː.kə.bl̩/ = ADJECTIVE: olağanüstü, dikkat çekici, dikkate değer, kayda değer, fevkalade, göze çarpan, klas; USER: dikkat çekici, dikkate değer, olağanüstü, önemli, dikkate değer bir

GT GD C H L M O
replaced /rɪˈpleɪs/ = VERB: değiştirmek, yerine koymak, yenisiyle değiştirmek, yerini almak, yerine geçmek, yerini tutmak, geri ödemek, yerine bakmak, vekâlet etmek, ahizeyi yerine koymak; USER: yerine, yerini, değiştirilir, değiştirilmesi, değiştirilmelidir

GT GD C H L M O
restart /ˌriːˈstɑːt/ = USER: yeniden, yeniden başlatın, yeniden başlatmanız, yeniden başlatmak, yeniden başlatma

GT GD C H L M O
result /rɪˈzʌlt/ = NOUN: sonuç, netice, akıbet, semere, son, ürün; VERB: sonucu olmak; USER: sonuç, neden, yol, sonuçlanabilir, sebep

GT GD C H L M O
retraced

GT GD C H L M O
return /rɪˈtɜːn/ = VERB: dönmek, geri dönmek, döndürmek, getirmek; NOUN: dönüş, iade, geri dönüş, getiri, geri dönme, karşılık; ADJECTIVE: dönüş, iade; USER: dönmek, geri, geri dönmek, iade, dönüş

GT GD C H L M O
returned /riˈtərn/ = VERB: dönmek, geri dönmek, döndürmek, getirmek, iade etmek, geri göndermek, geri vermek, geri gelmek, misilleme yapmak, tekrarlamak, nüksetmek, getiri sağlamak; USER: döndü, iade, geri, döndürülen, döndürülür

GT GD C H L M O
road /rəʊd/ = NOUN: yol, karayolu, cadde, demiryolu, maden geçidi, demirleme yeri; USER: yol, yolda, road, yolun, yolu

GT GD C H L M O
round /raʊnd/ = ADJECTIVE: yuvarlak, küresel, tam; ADVERB: boyunca, etrafına, çepeçevre; NOUN: tur, daire, raund, dizi; PREPOSITION: etrafında, çevresinde; USER: yuvarlak, yuvarlamak, turu, tamamlayabilirler, tamamlamak

GT GD C H L M O
route /ruːt/ = NOUN: rota, yol, güzergâh, hat, herzamanki yol, yürüyüş emri; VERB: göndermek, sevketmek, nakletmek, belli bir kanaldan yollamak, yürüyüşe geçirmek; USER: rota, yol, yolu, güzergah, rotası

GT GD C H L M O
s = USER: s, ler, lar, temizle, larındaki

GT GD C H L M O
sea /siː/ = NOUN: deniz, dalga, derya; ADJECTIVE: deniz, denizle ilgili; USER: deniz, denize, Denizi, sea, denizden

GT GD C H L M O
shafts /ʃɑːft/ = NOUN: mil, şaft, kuyu, sap, baca, aks, dingil, sütun, hava bacası, araba oku, ok sapı, mızrak, ışın, bayrak direği, gönder; USER: milleri, miller, şaftlar, şaftları, mili

GT GD C H L M O
shut /ʃʌt/ = ADJECTIVE: kapalı, kapatılmış, kapanmış, örtülü; VERB: kapatmak, kapamak, kapanmak, sokmamak, yummak, kapmak, kıstırmak, örtmek, içeri almamak, katlamak; USER: kapalı, kapatmak, kapatın, kapamak, kapattı

GT GD C H L M O
sir /sɜːr/ = NOUN: bayım, beyefendi, efendi, bay, sör; VERB: sör diye hitap ermek; USER: bayım, efendim, beyefendi

GT GD C H L M O
size /saɪz/ = NOUN: boyut, boy, büyüklük, ölçü, beden, numara, tutkal, apre, çiriş, şapka astar tutkalı, önemli miktar; VERB: büyüklüğüne göre ayırmak, çirişlemek, tutkallamak, sertleştirmek; USER: boyut, boyutu, boyutunu, büyüklüğü, boy

GT GD C H L M O
snow /snəʊ/ = NOUN: kar, karlanma, eroin, kokain; VERB: kar yağmak, karla kaplamak, abartılı konuşarak etkilemek; USER: kar, snow, karla, kar Raporu, kar Raporu ve

GT GD C H L M O
soft /sɒft/ = ADJECTIVE: yumuşak, alkolsüz, hafif, tatlı, uysal, sıvı, sulu, cıvık, ılıman, yumuşak başlı; ADVERB: yumuşakça, yavaşça; USER: yumuşak, yumuşak bir, seçenek, yazılım, soft

GT GD C H L M O
south /saʊθ/ = NOUN: güney, lodos, güney rüzgârı; ADJECTIVE: güney, güneyden esen; ADVERB: güneye, güneyden; USER: güney, güneyinde, güneyinde Otel, güneye

GT GD C H L M O
space /speɪs/ = NOUN: alan, boşluk, yer, uzay, mekân, aralık, mesafe, ara, espas, açıklık, süre; VERB: boşluk bırakmak; USER: alan, boşluk, uzay, alanı, yer

GT GD C H L M O
specially /ˈspeʃ.əl.i/ = ADVERB: özel olarak, özellikle, bilhassa; USER: özel olarak, özellikle, özel

GT GD C H L M O
standard /ˈstæn.dəd/ = NOUN: standart, norm, ölçüt, kalite, bayrak, ölçü, sancak, seviye; ADJECTIVE: standart, normal, klasik, standart olarak kullanılan; USER: standart, standardı, standart bir, standard, standardına

GT GD C H L M O
start /stɑːt/ = NOUN: başlangıç, start, başlama, çıkış, harekete geçme, avantaj, yola çıkma, sıçrama, fırlama, ürkme; VERB: başlatmak, başlamak, çalıştırmak, kurmak, çalışmak, koyulmak, çıkarmak, fırlamak, kalkmak, yola çıkmak, yöneltmek, irkilmek, gevşetmek, hareket etmek, ürkmek, tartışmaya açmak, ürkütmek, korkutup kaçırmak, kaynaklanmak, desteklemek; USER: başlangıç, başlatmak, başlamak, başlar, başlatın

GT GD C H L M O
stops /stɒp/ = USER: durur, durdurur, vermiyor, durağı, durakları

GT GD C H L M O
story /ˈstɔː.ri/ = NOUN: öykü, hikâye, kat, masal, makale, rivayet, efsane, söylenti, martaval; USER: öykü, hikâye, hikaye, hikayesi, bir hikaye

GT GD C H L M O
supports /səˈpɔːt/ = NOUN: destek, yardım, dayanak, takviye, arka; VERB: desteklemek, destek olmak, geçindirmek, sürdürmek, bakmak, tutmak, kanıtlamak; USER: destekler, destekleyen, desteklemektedir, destekliyor, destekliyorsa

GT GD C H L M O
survival /səˈvaɪ.vəl/ = NOUN: hayatta kalma, kalma, sağ kalma, hatıra, yadigâr, daha uzun yaşama; USER: hayatta kalma, sağkalım, yaşam, hayatta, hayatta kalmak

GT GD C H L M O
survive /səˈvaɪv/ = VERB: hayatta kalmak, kalmak, dayanmak, sağ kalmak, geriye kalmak, yadigâr kalmak, göğüs germek, daha uzun yaşamak; USER: hayatta kalmak, hayatta, ayakta, hayatta kalabilmek, yaşayabilir

GT GD C H L M O
suspension

GT GD C H L M O
suv /ˌes.juːˈvi/ = USER: suv, el Suv, minivan, sedan, coupe"

GT GD C H L M O
tank /tæŋk/ = NOUN: tank, depo, tüp, hazne, su deposu, sarnıç, benzin deposu, hapishane, fotoğraf banyo kabı; VERB: depoya koymak; USER: tank, tankı, deposu, tanker, depo

GT GD C H L M O
target /ˈtɑː.ɡɪt/ = NOUN: hedef, nişan, amaç; ADJECTIVE: hedef; USER: hedef, hedefi, hedefe, hedefin, hedefine

GT GD C H L M O
temperature /ˈtem.prə.tʃər/ = NOUN: sıcaklık, ateş, hararet; USER: sıcaklık, sıcaklığı, sıcaklığında, ısı, sıcaklığına

GT GD C H L M O
temperatures /ˈtem.prə.tʃər/ = NOUN: sıcaklık, ateş, hararet; USER: sıcaklıklar, sıcaklıklarda, sıcaklık, sıcaklıkları, sıcaklıklara

GT GD C H L M O
than /ðæn/ = CONJUNCTION: göre, -den, -dan; USER: göre, daha, fazla, çok, den, den

GT GD C H L M O
that /ðæt/ = CONJUNCTION: o, ki, şu, için, diye; PRONOUN: o, ki, şu, diye; ADVERB: böyle, o kadar, bu kadar; ADJECTIVE: öteki; USER: o, bu, olduğunu, olduğu, ki, ki

GT GD C H L M O
the

GT GD C H L M O
then /ðen/ = ADVERB: o zaman, öyleyse, ondan sonra, o halde, demek, zira; ADJECTIVE: o zamanki, o zamanlarki; USER: o zaman, sonra, ardından, daha sonra, o, o

GT GD C H L M O
there /ðeər/ = ADVERB: orada, oraya, şurada, oralarda, o konuda; PRONOUN: şuradaki; USER: orada, var, vardır, yoktur, yok, yok

GT GD C H L M O
time /taɪm/ = NOUN: zaman, süre, vakit, kere, uygun zaman, tempo, çağ, vade, aralık, doğum zamanı; VERB: zamanlamak, ayarlamak, zamanlama yapmak, saat tutmak, tempo tutmak, kurmak, süre tutmak, temposunu belirlemek; USER: zaman, süresi, kez, süre, zamanda

GT GD C H L M O
tire /taɪər/ = NOUN: lastik, tekerlek, araba lâstiği, başörtüsü, elbise, giysi; VERB: yormak, yorulmak, bıktırmak, bıkmak, usanmak, lâstik takmak, süslemek, dekore etmek; USER: lastik, lastiğin, lastiği, kapak, tekerlek

GT GD C H L M O
tires /taɪər/ = NOUN: lastik, tekerlek, araba lâstiği, başörtüsü, elbise, giysi; VERB: yormak, yorulmak, bıktırmak, bıkmak, usanmak, lâstik takmak, süslemek, dekore etmek; USER: lastikler, lastikleri, lastik, lastiklerin, tekerlekler

GT GD C H L M O
to /tuː/ = PREPOSITION: karşı, göre, -e, -ye, -ya, -e doğru; USER: karşı, göre, için, etmek, hiç, hiç

GT GD C H L M O
total /ˈtəʊ.təl/ = NOUN: toplam, adet, tutar, topu, hepsi, mevcut; ADJECTIVE: toplam, tüm, bütün, toptan, hepten; VERB: toplamak, tutmak, toplamını bulmak, parçalamak, etmek; USER: toplam, Mesaj, total, toplamı, Mesaj adeti

GT GD C H L M O
transcending /tranˈsɛnd,trɑːn-/ = VERB: aşmak, üstün olmak; USER: aşmak, önyargıları aşmak,

GT GD C H L M O
trimmed /trɪmd/ = VERB: düzeltmek, ayarlamak, süslemek, budamak, yenmek, karıştırmak, uçlarından almak, azarlamak; USER: kesilmiş, trimmed, kırpılmış, kesildikten, Kırpılan

GT GD C H L M O
trip /trɪp/ = NOUN: gezi, seyahat, yolculuk, çelme, gezinti, hata, tökezleme, sürçme, kastanyola; VERB: çelme takmak, tökezlemek, sekmek; USER: yolculuk, gezi, gezisi, seyahat, seyahatiniz

GT GD C H L M O
union /ˈjuː.ni.ən/ = NOUN: sendika, birlik, birleşme, evlilik, ittifak, dernek, kavuşma, bilezik, darülaceze, vida yuvası; USER: sendika, birlik, birliği, birliğin, sendikası

GT GD C H L M O
up /ʌp/ = ADVERB: yukarı, yukarıya; PREPOSITION: yukarı, yukarıya; ADJECTIVE: ayakta, dik, yükselmiş, çıkmış, olmuş; NOUN: artış; VERB: yükseltmek, artırmak; USER: yukarı, kadar, up, onbirler, fazla, fazla

GT GD C H L M O
used /juːst/ = ADJECTIVE: kullanılmış, eski; USER: kullanılmış, kullanılan, kullanılır, kullanılabilir, kullanılmaktadır, kullanılmaktadır

GT GD C H L M O
vehicle /ˈviː.ɪ.kl̩/ = NOUN: araç, taşıt, vasıta, taşıyıcı; USER: araç, aracın, aracı, taşıt, araca

GT GD C H L M O
very /ˈver.i/ = ADJECTIVE: çok, tam, bile, gerçek, aynı, salt, sırf, mutlâk, özel; ADVERB: çok, pek, en, tam; USER: çok, oldukça, very, derece, pek, pek

GT GD C H L M O
vision /ˈvɪʒ.ən/ = NOUN: vizyon, görme, görüş, hayal, görme gücü, hayal gücü, önsezi, ileriyi görme, kuruntu, görülmeye değer şey, güzel kimse; VERB: hayal gibi görmek; USER: vizyon, görme, vizyonu, görüş, vizyonunu

GT GD C H L M O
waiting /wāt/ = NOUN: bekleme, bekleyiş, refakât, eşlik; ADJECTIVE: bekleme, ihtiyatlı, temkinli; USER: bekleme, bekliyor, bekleyen, bekliyordu, bekletme

GT GD C H L M O
was /wɒz/ = USER: oldu, olduğunu, idi, was, olduğu, olduğu

GT GD C H L M O
we /wiː/ = PRONOUN: biz; USER: biz, Sizlere, We, bizim, Bu, Bu

GT GD C H L M O
were /wɜːr/ = USER: edildi, vardı, idi, olduğunu, olan, olan

GT GD C H L M O
what /wɒt/ = ADJECTIVE: ne, hangi; PRONOUN: ne, hangi, neyi, neleri; USER: ne, Neler, ne bekleyebileceğinizi, hangi, nedir, nedir

GT GD C H L M O
when /wen/ = NOUN: zaman, vakit; ADVERB: ne zaman, iken, -dığı zaman; CONJUNCTION: ne zaman, iken, gerektiğinde, -dığı sırada, -dığında; PRONOUN: ne zaman, ne zamandan kalma; USER: zaman, ne zaman, olduğunda, ne, sırasında, sırasında

GT GD C H L M O
will /wɪl/ = NOUN: irade, niyet, istek, vasiyet, vasiyetname, arzu, azim; VERB: istemek, amaçlamak, arzulamak, niyet etmek, vasiyet etmek; USER: irade, olacak, olacaktır, olur, edecek, edecek

GT GD C H L M O
with /wɪð/ = PREPOSITION: ile, birlikte, beraber, -li; USER: ile, sahip, olan, birlikte, ile birlikte, ile birlikte

GT GD C H L M O
would /wʊd/ = VERB: -cekti, -caktı, -erdi, -ermi, -ermiydi; USER: -cekti, olur, mi, istiyorsunuz, olurdu, olurdu

GT GD C H L M O
x /eks/ = NOUN: bilinmeyen, on dolarlık banknot

GT GD C H L M O
year /jɪər/ = NOUN: yıl, sene, yaş; USER: yıl, yılın, yıllık, yılı, yılda, yılda

GT GD C H L M O
years /jɪər/ = NOUN: yıl, sene, yaş; USER: yıl, yaşında, yıllarda, yaş, yıldır, yıldır

212 words