Turkish Vocabulary
Click on letter: GT-Google Translate; GD-Google Define; H-Collins; L-Longman; M-Macmillan; O-Oxford; © or C-Cambridge
GT
GD
C
H
L
M
O
a
GT
GD
C
H
L
M
O
above
/əˈbʌv/ = ADVERB: yukarıda, önce, daha çok, cennette;
ADJECTIVE: yukarıdaki, sözü geçen;
PREPOSITION: üzerinde, üstünde, üzerine, yüksek, üstün, öte;
NOUN: yukarıda olan şey;
USER: yukarıda, üzerinde, yukarıdaki, üstünde, yukarıda bulunan
GT
GD
C
H
L
M
O
accompany
/əˈkʌm.pə.ni/ = VERB: eşlik etmek, katılmak, refakât etmek, birlikte olmak, yanında olmak, aynı anda yapmak;
USER: eşlik etmek, eşlik, birlikte, eşlik eden, eşlik edecek
GT
GD
C
H
L
M
O
achieve
/əˈtʃiːv/ /əˈtʃiːv/ = VERB: ulaşmak, elde etmek, başarmak, gerçekleştirmek, erişmek, kazanmak, meydana getirmek;
USER: ulaşmak, elde, elde etmek, sağlamak, başarmak
GT
GD
C
H
L
M
O
adapted
/əˈdæpt/ = ADJECTIVE: uyarlanmış, adapte edilmiş;
USER: uyarlanmış, adapte, uyarlanmıştır, uyum, uyarlanan
GT
GD
C
H
L
M
O
adventure
/ədˈven.tʃər/ = NOUN: macera, serüven, spekülasyon, tehlikeli iş, risk, vurgunculuk;
VERB: tehlikeye atmak, riske atmak, atılmak, yeltenmek;
USER: macera, Adventure, maceraya, bir macera, macerası
GT
GD
C
H
L
M
O
after
/ˈɑːf.tər/ = ADVERB: sonra, ardından, daha sonra, arkasından;
PREPOSITION: sonra, ardından, peşinden, izleyen, arkasından, göre, -den sonra;
ADJECTIVE: sonraki, izleyen, sonra gelen;
CONJUNCTION: -dikten sonra;
USER: sonra, sonrası, sonrasında, ardından
GT
GD
C
H
L
M
O
ago
/əˈɡəʊ/ = ADJECTIVE: önce, evvel;
ADVERB: önce, evvel;
USER: önce, önce yapıldı, ago, ago
GT
GD
C
H
L
M
O
altered
/ˈɒl.tər/ = ADJECTIVE: değişmiş, değiştirilmiş, diğer;
USER: değişmiş, değiştirilmiş, değiştirilebilir, değiştirdi, değiştirilemez
GT
GD
C
H
L
M
O
aluminium
/əˈlo͞omənəm/ = NOUN: alüminyum;
USER: alüminyum, aluminyum, alüminyumdan, aliminyum
GT
GD
C
H
L
M
O
an
GT
GD
C
H
L
M
O
and
/ænd/ = CONJUNCTION: ve, ile, de;
USER: ve, ile, ile
GT
GD
C
H
L
M
O
answer
/ˈɑːn.sər/ = NOUN: cevap, yanıt, karşılık, çözüm, tepki, misilleme;
VERB: yanıtlamak, cevap vermek, karşılamak, bakmak, uymak, karşılık vermek, kefil olmak, yetmek, yerine getirmek, tanıma uymak;
USER: cevap, answer, cevaplamak, yanıt, yanıtlamak
GT
GD
C
H
L
M
O
antarctic
/ænˈtɑːk.tɪk/ = ADJECTIVE: Antartik, güney kutbu ile ilgili, güney kutbuna yakın;
NOUN: güney kutbu ve yöresi;
USER: Antartik, antarctic, antarktika, Antartika, Antarktik
GT
GD
C
H
L
M
O
anytime
/ˈen.i.taɪm/ = USER: zaman, her zaman, her, istediğiniz zaman, her an
GT
GD
C
H
L
M
O
anywhere
/ˈen.i.weər/ = ADVERB: herhangi bir yere, bir yere, hiçbir yerde;
USER: herhangi bir yere, bir yere, yerde, her yerde, yere
GT
GD
C
H
L
M
O
are
/ɑːr/ = NOUN: ar;
USER: olan, vardır, bulunmaktadır, olup, olarak, olarak
GT
GD
C
H
L
M
O
as
/əz/ = ADVERB: olarak, gibi, kadar, iken;
PRONOUN: gibi;
CONJUNCTION: olduğu gibi, ki, iken, rağmen, karşın, madem, mademki, -diği gibi, -irken;
USER: olarak, gibi, kadar, yanı, şekilde, şekilde
GT
GD
C
H
L
M
O
at
/ət/ = PREPOSITION: -de, -da, -ye, -ya, -e, -a;
NOUN: savaşçı, asker, eyt;
USER: de, az, at, okuyun, azından, azından
GT
GD
C
H
L
M
O
automatically
/ˌɔː.təˈmæt.ɪ.kəl.i/ = ADVERB: otomatik olarak, kendiliğinden, otomatikman, kendi kendine, istemsiz olarak;
USER: otomatik olarak, otomatik, kendiliğinden, otomatikman, otomatikman
GT
GD
C
H
L
M
O
automobile
/ˌôtəmōˈbēl/ = NOUN: otomobil, araba;
USER: otomobil, otomotiv, bir otomobil, araba
GT
GD
C
H
L
M
O
axle
/ˈæk.sl̩/ = NOUN: aks, dingil, mil, eksen;
USER: aks, dingil, aksı, axle, aksın
GT
GD
C
H
L
M
O
bars
/bɑːr/ = NOUN: parmaklıklar;
USER: parmaklıklar, bar, barlar, çubuklar, çubukları
GT
GD
C
H
L
M
O
be
/biː/ = VERB: olmak, var olmak, bulunmak, tutmak, durmak, mal olmak, anlamına gelmek;
USER: olmak, olabilir, olması, olarak, olduğu, olduğu
GT
GD
C
H
L
M
O
been
/biːn/ = USER: olmuştur, oldu, mu, olan, olarak, olarak
GT
GD
C
H
L
M
O
began
/bɪˈɡæn/ = VERB: başlamak, başlatmak, koyulmak, girişmek, önayak olmak, meydana gelmek, doğmak;
USER: başladı, başlayan, başlamıştır, başladılar, başlamış
GT
GD
C
H
L
M
O
below
/bɪˈləʊ/ = PREPOSITION: altında, aşağı, altta;
ADVERB: aşağıda, altında, altında, aşağı, altta, alt katta, yeryüzünde, cehennemde, düşük rütbede, rütbece altında;
USER: altında, aşağıda, aşağıdaki, aşağıya, altına, altına
GT
GD
C
H
L
M
O
best
/best/ = ADJECTIVE: en iyi, birinci sınıf;
ADVERB: en, en çok, en iyi şekilde;
VERB: yenmek, geçmek, alt etmek;
USER: en iyi, en, iyi, bölgesindeki en iyi, en çok, en çok
GT
GD
C
H
L
M
O
body
/ˈbɒd.i/ = NOUN: vücut, gövde, beden, cisim, karoser, ceset, kuruluş, kütle, hacim, grup, birlik, büyük kısım;
USER: vücut, vücudun, gövde, beden, vücudu, vücudu
GT
GD
C
H
L
M
O
but
/bʌt/ = CONJUNCTION: ama, ancak, fakat, ki, oysa, hariç, başka, halbuki;
ADVERB: sadece, yalnızca, yani, hiç olmazsa;
NOUN: itiraz, karşı çıkma;
USER: ama, ancak, fakat, değil, aynı, aynı
GT
GD
C
H
L
M
O
by
/baɪ/ = PREPOSITION: tarafından, göre, ile, yoluyla, kadar, vasıtasıyla, yanında, kenarında, başında, yanından, yakınında, yakınından, yolundan;
ADVERB: yakın, geçecek biçimde, geçişli biçimde, bir kenara;
USER: tarafından, göre, ile, by, edenler tarafından
GT
GD
C
H
L
M
O
c
/ˌsiː.plʌsˈplʌs/ = NOUN: yüz;
USER: c,
GT
GD
C
H
L
M
O
camp
/kæmp/ = NOUN: kamp, ordugâh, konak yeri;
ADJECTIVE: kamp, bayağı, gülünç, adi, homoseksüel;
VERB: kamp yapmak, kamp kurmak, kampa yerleştirmek, konaklamak;
USER: kamp, kampı, kampında, kampına, kampa
GT
GD
C
H
L
M
O
can
/kæn/ = NOUN: kutu, teneke kutu, konserve kutusu, hela, hapishane, kaba et, teneke kutudaki içecek;
VERB: yapabilmek, edebilmek, olabilmek, kovmak, konservesini yapmak;
USER: kutu, olabilir, yapabilirsiniz, can, olabildiğince, olabildiğince
GT
GD
C
H
L
M
O
car
/kɑːr/ = NOUN: araba, otomobil, kabin, vagon, yolcu bölümü;
USER: araba, arabayı, araç, el araba, otomobil
GT
GD
C
H
L
M
O
changes
/tʃeɪndʒ/ = VERB: değiştirmek, değişmek, bozdurmak, bozmak, dönüşmek;
NOUN: değişiklik, değişim, üstü, bozuk para, yenilik, para üstü, borsa;
USER: değişiklikler, değişiklikleri, değişiklik, değişikliği, değişikliklerin
GT
GD
C
H
L
M
O
chasing
/CHās/ = NOUN: takip, takip etme;
USER: takip, kovalayan, peşinde
GT
GD
C
H
L
M
O
climbing
/ˈklaɪ.mɪŋ/ = NOUN: tırmanma, tırmanış, dağcılık, artış;
USER: tırmanma, tırmanışı, tırmanış, dağcılık, tırmanıyor
GT
GD
C
H
L
M
O
coast
/kəʊst/ = NOUN: sahil, kıyı, deniz kenarı, deniz kıyısı, kızak için uygun yokuş, kızakla yokuştan kayma;
VERB: sahil boyunca gitmek, kızakla yokuştan kaymak, yokuş aşağı salıvermek, beleşten ilerlemek, kıyı boyu limanlar arasında ticaret yapmak;
USER: sahil, kıyısında, coast, kıyı, kıyılarında
GT
GD
C
H
L
M
O
cold
/kəʊld/ = NOUN: soğuk, nezle, soğukluk, soğukalgınlığı;
ADJECTIVE: soğuk, üşümüş, soğukkanlı, donuk, duygusuz, sakin, sıkıcı, baygın, kaçınılmaz, kesin olarak, yapmacık;
USER: soğuk, soğuk bir, soğuk algınlığı
GT
GD
C
H
L
M
O
computer
/kəmˈpjuː.tər/ = NOUN: bilgisayar, elektronik beyin;
USER: bilgisayar, bilgisayarı, bilgisayara, bilgisayarda, bilgisayarınıza
GT
GD
C
H
L
M
O
condition
/kənˈdɪʃ.ən/ = NOUN: durum, koşul, şart, kondisyon, hal, kayıt, ikmal, bütünleme;
VERB: şart koşmak, koşullandırmak, belirlemek, şarta bağlamak;
USER: durum, koşul, durumu, durumda, durumdur, durumdur
GT
GD
C
H
L
M
O
conditions
/kənˈdɪʃ.ən/ = NOUN: koşullar, şartlar, durum;
USER: koşullar, şartlar, koşulları, şartları, koşullarına, koşullarına
GT
GD
C
H
L
M
O
coolant
/ˈkuː.lənt/ = NOUN: soğutma sıvısı, soğutma gazı;
USER: soğutma sıvısı, soğutucu, soğutma suyu, soğutma, kesme sıvısı
GT
GD
C
H
L
M
O
corner
/ˈkɔː.nər/ = NOUN: köşe, açı, köşe atışı, kuytu, ücra yer, bölge, bucak, tekel oluşturma;
ADJECTIVE: köşe, köşede olan;
VERB: köşeye sıkıştırmak, kıstırmak, ele geçirmek, köşe oluşturmak, köşe dönmek, virajı almak;
USER: köşe, köşesinde, köşesindeki, köşede, köşesi
GT
GD
C
H
L
M
O
cross
/krɒs/ = NOUN: çapraz, haç;
ADJECTIVE: çapraz, kesişen, çaprazlama, dargın, kızgın;
VERB: geçmek, karşılaşmak, bozmak, çapraz çizgiler çizmek, darılmak;
USER: çapraz, geçmeye, geçmek, arası, cross, cross
GT
GD
C
H
L
M
O
day
/deɪ/ = NOUN: gün, gündüz, zaman, dönem;
USER: gün, günü, günlük, günün, günde, günde
GT
GD
C
H
L
M
O
days
/deɪ/ = NOUN: günler;
USER: günler, gün, günü, günde, günlerde, günlerde
GT
GD
C
H
L
M
O
december
/dɪˈsem.bər/ = NOUN: Aralık
GT
GD
C
H
L
M
O
designed
/dɪˈzaɪn/ = ADJECTIVE: tasarlanmış, planlanmış, tarafından tasarlandı, kasıtlı;
USER: tasarlanmış, tasarlanmıştır, dizayn, tasarlanan, olarak tasarlanmış
GT
GD
C
H
L
M
O
diameter
/daɪˈæm.ɪ.tər/ = NOUN: çap, kalınlık, en;
USER: çap, çapı, çapında, çaplı, çapa
GT
GD
C
H
L
M
O
discover
/dɪˈskʌv.ər/ = VERB: keşfetmek, bulmak, anlamak, ortaya çıkarmak, farketmek;
USER: keşfetmek, keşfedeceksiniz, şehrinde, şehrini keşfetmek, bulmak
GT
GD
C
H
L
M
O
distance
/ˈdɪs.təns/ = NOUN: mesafe, uzaklık, açıklık, ara, soğukluk, uzak olma, araya mesafe koyma;
VERB: uzakta tutmak, uzağa koymak, geçmek, geride bırakmak;
USER: mesafe, mesafesi, uzaktan, mesafesinde, uzaklık
GT
GD
C
H
L
M
O
dream
/driːm/ = NOUN: hayal, rüya, düş, ideal, rüya görme, amaç, rüya gibi şey, nefis şey;
VERB: hayal etmek, hayal kurmak, rüya görmek, hayal görmek, rüyasında görmek;
USER: rüya, hayal, dream, düş, Hayalinizdeki
GT
GD
C
H
L
M
O
driving
/ˈdraɪ.vɪŋ/ = ADJECTIVE: sürücü, araba kullanma, şoför, harekete geçiren, enerjik, hareket ettirici, canlı;
NOUN: sürme, sevk, kullanma, araba gezintisi;
USER: sürücü, sürüş, itici, araç, araba
GT
GD
C
H
L
M
O
drops
= NOUN: damla;
USER: damla, damlaları, düşer, damlası, damlalar
GT
GD
C
H
L
M
O
during
/ˈdjʊə.rɪŋ/ = PREPOSITION: sırasında, boyunca, esnasında, süresince, iken;
USER: sırasında, boyunca, esnasında, sırasındaki, içinde, içinde
GT
GD
C
H
L
M
O
endurance
/ɪnˈdjʊə.rəns/ = NOUN: dayanıklılık, dayanma, tahammül, sabır, katlanma, süreklilik, devam;
USER: dayanıklılık, dayanıklılığı, dayanımı, dayanma, dayanım
GT
GD
C
H
L
M
O
engine
/ˈen.dʒɪn/ = NOUN: motor, makine, lokomotif, itfaiye arabası, alet edevat;
VERB: motor takmak, makine takmak;
USER: motor, motoru, motorun, makine
GT
GD
C
H
L
M
O
environment
/enˈvīrənmənt,-ˈvī(ə)rn-/ = NOUN: çevre, ortam, etraf;
USER: çevre, ortamı, ortam, ortamda, ortamında
GT
GD
C
H
L
M
O
expanse
/ɪkˈspæns/ = NOUN: genişlik, geniş alan, yayılma, açılma;
USER: genişlik, bucaksız, yayılmış, bir genişlik, geniş alan
GT
GD
C
H
L
M
O
expedition
/ˌek.spəˈdɪʃ.ən/ = NOUN: sefer, sevk, acele, çabukluk, hız;
USER: sefer, Expedition, seferi, keşif, sefere
GT
GD
C
H
L
M
O
exploration
/ˌek.spləˈreɪ.ʃən/ = NOUN: arama, keşif, araştırma;
USER: arama, keşif, araştırma, keşfi, eksplorasyon
GT
GD
C
H
L
M
O
extremely
/ɪkˈstriːm.li/ = ADVERB: son derece, aşırı, aşırı derecede, fazlasıyla, aşırı boyutta;
USER: son derece, derece, çok, oldukça, aşırı
GT
GD
C
H
L
M
O
factor
/ˈfæk.tər/ = NOUN: faktör, etken, etmen, katsayı, çarpan, öğe, değişken, tambölen, eleman, kalıtımsal özellik taşıyan gen, aracı kuruluş, finansör, kâhya;
USER: faktör, faktörü, faktördür, etken, faktörünün
GT
GD
C
H
L
M
O
fateful
/ˈfeɪt.fəl/ = NOUN: kısmet, kaza, kader, felâket, kurban, alın yazısı, mukadderat, tâlihsizlik, ölümle sonuçlanan kaza;
USER: kaçınılmaz, uğursuz, kader, vahim, can alıcı
GT
GD
C
H
L
M
O
fenders
/ˈfendər/ = NOUN: çamurluk, tampon, koruyucu düzen, şömine paravanası;
USER: çamurluklar, siperler, usturmaçalar, çamurlukları, çamurluk,
GT
GD
C
H
L
M
O
filled
/-fɪld/ = ADJECTIVE: dolu, dolmuş;
USER: dolu, doldurulur, doldurulmuş, doldurdu, doludur
GT
GD
C
H
L
M
O
finally
/ˈfaɪ.nə.li/ = ADVERB: nihayet, sonunda, son olarak, en sonunda, sözün kısası;
USER: son olarak, sonunda, nihayet, Son, Sonuç olarak, Sonuç olarak
GT
GD
C
H
L
M
O
first
/ˈfɜːst/ = ADJECTIVE: ilk, birinci, baş, başta gelen, önde gelen;
ADVERB: önce, ilk olarak, öncelikle, ilk kez, başta, ilkönce;
NOUN: birincilik, başlangıç, birinci gelen şey;
USER: ilk, birinci, siz, önce, öncelikle, öncelikle
GT
GD
C
H
L
M
O
floatation
/fləʊˈteɪ.ʃən/ = USER: flotasyon, Yüzdürme, floatation, arzlar, yüzdürerek
GT
GD
C
H
L
M
O
for
/fɔːr/ = PREPOSITION: için, amacıyla, dolayı, uygun, göre, karşı, yönünde, doğru, yarayan, sebebiyle;
CONJUNCTION: dolayı, nedeniyle, çünkü, zira;
USER: için, boyunca, for, üzere, üzere
GT
GD
C
H
L
M
O
found
/faʊnd/ = VERB: kurmak, dayandırmak, temelini atmak, dökmek, kalıba dökmek, dayanmak;
USER: bulundu, bulunan, buldu, bulunamadı, fazlası
GT
GD
C
H
L
M
O
from
/frɒm/ = PREPOSITION: itibaren, -dan, -den, beri, dolayı, yüzünden, -den beri;
USER: itibaren, adlı, adlı işletmeye, gelen, dan, dan
GT
GD
C
H
L
M
O
fuel
/fjʊəl/ = NOUN: yakıt, benzin, yakacak;
VERB: yakıt almak, yakıt sağlamak, benzin doldurmak;
USER: yakıt, Yakit, yakıtı, Fuel, akaryakıt
GT
GD
C
H
L
M
O
fulfilled
/fʊlˈfɪld/ = VERB: yerine getirmek, karşılamak, tamamlamak, gidermek, yapmak, uygulamak, bitirmek;
USER: yerine, yerine getirmiş, yerine getirilmesi, yerine getirmiştir, yerine getirdi
GT
GD
C
H
L
M
O
gear
/ɡɪər/ = NOUN: dişli, vites, donanım, takım, teçhizat, eşya, koşum takımı, alet edevat;
VERB: vitese takmak, koşum takmak, vites değiştirmek, uydurmak;
USER: dişli, vites, Gear, dişlisi, viteste
GT
GD
C
H
L
M
O
gearing
/ˈgɪərɪŋ/ = USER: dişli, dişliler, dişli takımı, gearing, dişlileri,
GT
GD
C
H
L
M
O
go
/ɡəʊ/ = VERB: gitmek, geçmek, girmek, olmak, ölmek, başlamak, uymak, kaybolmak;
NOUN: gitme, gidiş, gayret, deneme;
USER: gitmek, gidin, gidip, go, devam, devam
GT
GD
C
H
L
M
O
grandson
/ˈɡræn.sʌn/ = NOUN: torun;
USER: torun, torunu, torunum, torunun, torununun
GT
GD
C
H
L
M
O
great
/ɡreɪt/ = ADJECTIVE: büyük, mükemmel, iyi, önemli, çok iyi, muazzam, ulu, ünlü, hevesli;
USER: büyük, harika, büyük bir, harika bir, great, great
GT
GD
C
H
L
M
O
greater
/ˈɡreɪ.tər/ = USER: daha fazla, daha, büyük, fazla, daha büyük
GT
GD
C
H
L
M
O
greatest
/ɡreɪt/ = ADJECTIVE: azami;
USER: büyük, en büyük, en, en
GT
GD
C
H
L
M
O
has
/hæz/ = VERB: olmak, sahip olmak, yapmak, etmek, bulunmak, almak, elde etmek, zorunda olmak, kabul etmek, aldatmak, göz yummak, dolandırmak;
USER: vardır, sahip, sahiptir, var, olan, olan
GT
GD
C
H
L
M
O
heater
/ˈhiː.tər/ = NOUN: ısıtıcı, kalorifer, şofben, tabanca;
USER: ısıtıcı, kendiliğinden ısıtmalı, ısıtmalı, ısıtıcısı, Isıtıcı
GT
GD
C
H
L
M
O
heats
/hiːt/ = NOUN: ısı, sıcaklık, ısıtma, ısınma, ateş, kızgınlık, hararet, baskı, öfke, vücut ısısı, acılık, kızışma, kızgınlık dönemi;
USER: ısıtır, ısınır, ısıtan, ısınıyor, ısısı
GT
GD
C
H
L
M
O
hefty
/ˈhef.ti/ = ADJECTIVE: ağır, iri yarı, etkili, bol, çam yarması gibi;
USER: ağır, iri, ağır bir, iri yarı
GT
GD
C
H
L
M
O
help
/help/ = NOUN: yardım, yardımcı, imdat, çözüm, çare, hizmetçi, muavin;
VERB: yardımcı olmak, yardım etmek, kurtarmak, yararı olmak, imdadına yetişmek, elinde olmak, başa çıkmak;
USER: yardım, yardımcı, yardıma, yardımcı olmak
GT
GD
C
H
L
M
O
here
/hɪər/ = ADVERB: burada, buraya, burda, işte;
USER: burada, buraya, Buradasınız, here, buradan, buradan
GT
GD
C
H
L
M
O
heroic
/hɪˈrəʊ.ɪk/ = ADJECTIVE: kahramanca, kahraman, destansı, cesur, epik, güçlü, kahramanlar devrine ait;
USER: kahraman, kahramanca, kahramanlık, kahramanca bir, heroic
GT
GD
C
H
L
M
O
highlands
/ˈhaɪ.ləndz/ = NOUN: Kuzey İskoçya;
USER: dağlık, yaylaları, yayla, highlands, yaylalar
GT
GD
C
H
L
M
O
his
/hɪz/ = PRONOUN: onun, onunki;
USER: onun, yaptığı, kendi, kendi
GT
GD
C
H
L
M
O
history
/ˈhɪs.tər.i/ = NOUN: tarih, geçmiş, hikâye, kayıtlar, gelişim aşmaları;
USER: tarih, geçmişi, tarihi, tarihinin, geçmiş, geçmiş
GT
GD
C
H
L
M
O
hundred
/ˈhʌn.drəd/ = USER: hundred-, hundred, yüzlük;
USER: yüz, yüzden, yüzlerce, yüzlerce
GT
GD
C
H
L
M
O
i
/aɪ/ = PRONOUN: ben, I, one, I;
USER: ben, i, ı, bir
GT
GD
C
H
L
M
O
ice
/aɪs/ = NOUN: buz, dondurma, pırlanta, pasta kaplama şekerlemesi, değerli taş;
VERB: öldürmek, dondurmak, buzlanmak, buzla kaplamak, buza koymak, şekerle kaplamak;
USER: buz, Ice, buzlu, dondurma
GT
GD
C
H
L
M
O
if
/ɪf/ = CONJUNCTION: eğer, ise, ama, keşke, fakat, -se, -sa;
NOUN: şart, şüphe, belirsizlik;
USER: eğer, ise, varsa, olmadığını, durumunda, durumunda
GT
GD
C
H
L
M
O
important
/ɪmˈpɔː.tənt/ = ADJECTIVE: önemli, mühim, ciddi, saygın, nüfuzlu, kibirli, okkalı, sözü geçer, kendini beğenmiş;
USER: önemli, önemlidir, önemli bir, önem, önem
GT
GD
C
H
L
M
O
in
/ɪn/ = ADVERB: içinde;
PREPOSITION: içinde, olarak, -de, -da, halinde, içine, içeri;
ADJECTIVE: yerinde, iç, içeride, evde;
USER: içinde, olarak, bölgesindeki, yılında, in, in
GT
GD
C
H
L
M
O
infinite
/ˈɪn.fɪ.nət/ = ADJECTIVE: sonsuz, sınırsız, sayısız;
NOUN: sonsuzluk, sonsuz olan şey;
USER: sonsuz, infinite, sonsuz bir, sınırsız, sonsuzdur
GT
GD
C
H
L
M
O
installed
/ɪnˈstɔːl/ = VERB: kurmak, yerleştirmek, monte etmek, atamak;
USER: yüklü, kurulu, monte, yüklenmiş, yüklenir
GT
GD
C
H
L
M
O
is
/ɪz/ = USER: olduğunu, olduğu, olan, bir, olup, olup
GT
GD
C
H
L
M
O
it
/ɪt/ = PRONOUN: o, onu, ona, ebe, cazibe, çekicilik, şahsiyet, ilişki, önemli kimse;
NOUN: cinsel ilişki;
USER: o, onu, bu, bunu, it, it
GT
GD
C
H
L
M
O
itinerary
/aɪˈtɪn.ər.ər.i/ = NOUN: yol, yol kılavuzu, seyahat rehberi, izlenecek yol, gezi notları;
ADJECTIVE: yolculuk;
USER: yol, güzergah, yol rehberimizi, güzergah hesapla, yol rehberimizi inceleyin
GT
GD
C
H
L
M
O
jet
/dʒet/ = NOUN: jet, jet uçağı, fışkırma, oltu taşı, fıskıye, jet motoru, karakehribar;
ADJECTIVE: simsiyah, kapkara;
VERB: fışkırtmak, jet ile uçmak;
USER: jet, Projeleri, jeti, Projeler, püskürtmeli
GT
GD
C
H
L
M
O
journey
/ˈdʒɜː.ni/ = NOUN: yolculuk, seyahat, yol, gezi, sefer, seyir, mesafe;
VERB: seyahat etmek, geziye çıkmak;
USER: yolculuk, seyahat, yolculuğa, yolculuğu, yolculuğun
GT
GD
C
H
L
M
O
key
/kiː/ = NOUN: anahtar, tuş, kilit nokta, çözüm, perde, rumuz, elektrik düğmesi;
ADJECTIVE: kilit, ana;
VERB: girmek, kilitlemek, akort etmek, uydurmak;
USER: anahtar, anahtarı, tuşu, önemli, kilit
GT
GD
C
H
L
M
O
larger
/lɑːdʒ/ = USER: büyük, daha büyük, daha büyük bir, büyük bir, geniş, geniş
GT
GD
C
H
L
M
O
level
/ˈlev.əl/ = NOUN: seviye, düzey, düzlük, zemin, düzeç;
VERB: dengelemek;
ADJECTIVE: seviyeli, düz, yatay, dengeli, aynı seviyede, dürüst;
USER: seviye, düzey, seviyesi, düzeyi, düzeyde, düzeyde
GT
GD
C
H
L
M
O
lift
/lɪft/ = NOUN: asansör, kaldırma, yükseltme, yardım, teleferik, arabasına alma;
VERB: kaldırmak, yükseltmek, yukarı kaldırmak, kalkmak, çalmak, havalanmak, topraktan çıkarmak, yürütmek, germek;
USER: asansör, kaldırmak, kaldırın, kaldırma, kaldırmaya
GT
GD
C
H
L
M
O
limits
/ˈlɪm.ɪt/ = NOUN: hudut;
USER: sınırları, sınırlar, limitleri, sınırlarını, limitler
GT
GD
C
H
L
M
O
links
/lɪŋks/ = NOUN: golf sahası, sahildeki çimli kumul;
USER: bağlantılar, bağlantıları, linkleri, görüntüle, linkler
GT
GD
C
H
L
M
O
liter
/ˈliː.tər/ = NOUN: litre;
USER: litre, litrelik bir, lt, liter, litrelik,
GT
GD
C
H
L
M
O
low
/ləʊ/ = ADJECTIVE: düşük, alçak, zayıf, ucuz, basık, pes, adi, bodur, karamsar, alçakgönüllü;
ADVERB: alçak, ucuz;
USER: düşük, yükseğe, düşüğe, az, alçak
GT
GD
C
H
L
M
O
lowered
/ˈləʊ.ər/ = VERB: düşürmek, indirmek, alçaltmak, küçültmek, surat asmak, somurtmak, karartmak, küçük düşürmek;
USER: indirdi, düşürdü, indirilir, alçaltılmış, İNDİRİMDE
GT
GD
C
H
L
M
O
m
/əm/ = USER: m, m Kaydedilen
GT
GD
C
H
L
M
O
made
/meɪd/ = ADJECTIVE: yapılmış, üretilmiş, garantili;
USER: yapılmış, yapılan, yaptı, yapılır, yapılmıştır
GT
GD
C
H
L
M
O
minimized
/ˈmɪn.ɪ.maɪz/ = VERB: azaltmak, küçültmek, küçümsemek;
USER: minimize, en aza, simge durumuna küçültülmüş, küçültülmüş, en aza indirilebilir
GT
GD
C
H
L
M
O
minimizes
/ˈmɪn.ɪ.maɪz/ = VERB: azaltmak, küçültmek, küçümsemek;
USER: en aza indirir, minimize, aza indirir, en aza indiren, azaltır
GT
GD
C
H
L
M
O
modifications
/ˌmɒd.ɪ.fɪˈkeɪ.ʃən/ = NOUN: değişiklik, değiştirme;
USER: değişiklikler, modifikasyonlar, değişiklikleri, değişiklik, modifikasyonları
GT
GD
C
H
L
M
O
mounted
/ˈmaʊn.tɪd/ = ADJECTIVE: takılı, atlı, binmiş, mukavvaya yapıştırılmış, kakma;
USER: takılı, monte, monte edilmiş, monte edilen, monteli
GT
GD
C
H
L
M
O
mounts
/maʊnt/ = NOUN: dağ, dayanak, çerçeve, tepe, altlık, binek hayvanı;
USER: bağlar, Binek, binekler, Binek yok, monte
GT
GD
C
H
L
M
O
necessary
/ˈnes.ə.ser.i/ = ADJECTIVE: gerekli, gereken, zorunlu, lazım;
NOUN: gereken şey, lazım olan şey;
USER: gerekli, gereklidir, gereken, gerekirse, gerekir, gerekir
GT
GD
C
H
L
M
O
no
/nəʊ/ = ADJECTIVE: hiçbir, hiç, yasak, artık değil, gereksiz, no-, no, nope, nay, not, no, nay, nope, not, not a, no, hayır, numara, ret, aleyhte oy, red;
USER: yok, hiçbir, hayır, hiç, herhangi, herhangi
GT
GD
C
H
L
M
O
of
/əv/ = PREPOSITION: yüzünden, -nin, -den, -li;
USER: bir, arasında, bölgesinin, of, km, km
GT
GD
C
H
L
M
O
off
/ɒf/ = ADJECTIVE: kapalı, devre dışı, uzak;
ADVERB: kapalı, uzakta, uzak, tamamen, izinli, kesik;
PREPOSITION: dışında, izinli;
NOUN: başlangıç;
USER: kapalı, off, dışı, devre dışı, kapatma, kapatma
GT
GD
C
H
L
M
O
old
/əʊld/ = ADJECTIVE: eski, yaşlı, ihtiyar, eskimiş, önceki, bayat, tecrübeli, eskiden kalma, köhne, harika, pişkin, kart;
NOUN: eski zamanlar;
USER: eski, Alt, Old, yaşlı, eski bir, eski bir
GT
GD
C
H
L
M
O
on
/ɒn/ = PREPOSITION: üzerinde, ile, üstünde, yönünde, esnasında;
ADVERB: üstünde, durmadan, sürekli olarak;
ADJECTIVE: yanık, devrede, sahnede, hazır;
USER: üzerinde, ilgili, üzerine, hakkında, ile ilgili, ile ilgili
GT
GD
C
H
L
M
O
one
/wʌn/ = USER: one-, one, I, biri, tek, birisi, kimse, bir tane;
PRONOUN: biri, birisi, kimse, olan, kişi;
ADJECTIVE: tek, aynı;
USER: bir, biri, tek, birini, tek bir, tek bir
GT
GD
C
H
L
M
O
operation
/ˌɒp.ərˈeɪ.ʃən/ = NOUN: işlem, operasyon, işletme, çalıştırma, ameliyat, işleyiş, kullanma, iş, harekât, tatbikat, etkinlik, cerrahi müdahale, hüküm, yürürlük;
USER: operasyon, işlem, işletme, çalışma, işlemi
GT
GD
C
H
L
M
O
or
/ɔːr/ = CONJUNCTION: veya, ya da, yoksa, yahut;
NOUN: altın sarısı;
USER: veya, ya da, ya, ve, yada, yada
GT
GD
C
H
L
M
O
our
/aʊər/ = PRONOUN: bizim;
USER: bizim, eden, our, Yazın, Yazın
GT
GD
C
H
L
M
O
people
/ˈpiː.pl̩/ = NOUN: insanlar, halk, millet, herkes, ulus, elalem, aile fertleri, eller;
VERB: insan yerleştirmek;
USER: insanlar, kişi, insanların, insan, insanları, insanları
GT
GD
C
H
L
M
O
performance
/pəˈfɔː.məns/ = NOUN: performans, gösteri, başarı, verim, yerine getirme, oyun, icraat, başarma gücü;
USER: performans, performansı, performanslı, performansını, performansınızın
GT
GD
C
H
L
M
O
period
/ˈpɪə.ri.əd/ = NOUN: dönem, süre, periyot, nokta, devir, devre, adet, çağ, regl, aybaşı, ders saati, dönüm, tam cümle;
USER: süre, dönem, dönemde, dönemi, döneminde, döneminde
GT
GD
C
H
L
M
O
pinnacle
/ˈpɪn.ə.kl̩/ = NOUN: doruk, zirve, sivri tepeli kule, tepe nokta;
USER: doruk, zirvesi, doruk noktası, pinnacle, zirvesidir
GT
GD
C
H
L
M
O
pole
/pəʊl/ = NOUN: kutup, direk, sırık, uç, yelken direği, gönder, karşıt uç, zıt karekterli kimse, bayrak direği, beş metrelik uzunluk, leh;
USER: kutup, kutuplu, pole, direk, kutbu
GT
GD
C
H
L
M
O
portal
/ˈpɔː.təl/ = NOUN: kapı, büyük kapı;
USER: portalı, portal, portalında, Portalımızdaki, portalı daha
GT
GD
C
H
L
M
O
preparation
/ˌprep.ərˈeɪ.ʃən/ = NOUN: hazırlık, hazırlama, hazırlanma, hazırlık yapma, akort yapma, hazırlanan ilâç, basur ilacı, giriş müziği;
USER: hazırlık, hazırlama, hazırlanması, hazırlanmasında, hazırlığı
GT
GD
C
H
L
M
O
preparations
/ˌprep.ərˈeɪ.ʃən/ = NOUN: hazırlık, hazırlama, hazırlanma, hazırlık yapma, akort yapma, hazırlanan ilâç, basur ilacı, giriş müziği;
USER: hazırlıkları, hazırlıklar, preparatları, preparatlar, müstahzarlar
GT
GD
C
H
L
M
O
pressure
/ˈpreʃ.ər/ = NOUN: baskı, basınç, tazyik, pres, zorlama, sıkışma, sıkıntı, darlık;
VERB: zorlamak, baskı yapmak, basınç uygulamak, baskılamak;
USER: basınç, basıncı, baskı, basınçlı, basıncını, basıncını
GT
GD
C
H
L
M
O
pursuit
/pəˈsjuːt/ = VERB: sürdürmek, izlemek, kovalamak, takip etmek, yürütmek, devam etmek, peşine düşmek, peşinde koşmak, peşinde olmak;
USER: takip, peşinde, takibi, arayışı, pursuit
GT
GD
C
H
L
M
O
ratio
/ˈreɪ.ʃi.əʊ/ = NOUN: oran, rasyo, orantı;
USER: oran, oranı, oranının, oranını, oranı antrenör
GT
GD
C
H
L
M
O
reached
/riːtʃ/ = VERB: ulaşmak, erişmek, varmak, uzanmak, yetişmek, uzatmak, bulmak, vermek, çarpmak, geçirmek, iletişim sağlamak, idrak etmek, uzanıp vermek, etkilemek, isabet ettirmek;
USER: ulaştı, ulaşmıştır, ulaşmış, ulaşılabilir, ulaşıldığında
GT
GD
C
H
L
M
O
rebuilding
/ˌriːˈbɪld/ = VERB: yeniden inşa etmek, yenilemek, yeniden yapmak;
USER: yeniden, yeniden inşa, yeniden inşası, yeniden oluşturma, yeniden oluþturma
GT
GD
C
H
L
M
O
reengineering
/ˌrē-ˌenjəˈnir/ = USER: yeniden yapılanma, değişim mühendisliği, yeniden yapılanması, reengineering, yeniden yapılandırma
GT
GD
C
H
L
M
O
refuelling
/ˌriːˈfjʊəl/ = USER: yakıt ikmali, yakıt, ikmali, yakıt doldurma, ikmal,
GT
GD
C
H
L
M
O
remarkable
/rɪˈmɑː.kə.bl̩/ = ADJECTIVE: olağanüstü, dikkat çekici, dikkate değer, kayda değer, fevkalade, göze çarpan, klas;
USER: dikkat çekici, dikkate değer, olağanüstü, önemli, dikkate değer bir
GT
GD
C
H
L
M
O
replaced
/rɪˈpleɪs/ = VERB: değiştirmek, yerine koymak, yenisiyle değiştirmek, yerini almak, yerine geçmek, yerini tutmak, geri ödemek, yerine bakmak, vekâlet etmek, ahizeyi yerine koymak;
USER: yerine, yerini, değiştirilir, değiştirilmesi, değiştirilmelidir
GT
GD
C
H
L
M
O
restart
/ˌriːˈstɑːt/ = USER: yeniden, yeniden başlatın, yeniden başlatmanız, yeniden başlatmak, yeniden başlatma
GT
GD
C
H
L
M
O
result
/rɪˈzʌlt/ = NOUN: sonuç, netice, akıbet, semere, son, ürün;
VERB: sonucu olmak;
USER: sonuç, neden, yol, sonuçlanabilir, sebep
GT
GD
C
H
L
M
O
retraced
GT
GD
C
H
L
M
O
return
/rɪˈtɜːn/ = VERB: dönmek, geri dönmek, döndürmek, getirmek;
NOUN: dönüş, iade, geri dönüş, getiri, geri dönme, karşılık;
ADJECTIVE: dönüş, iade;
USER: dönmek, geri, geri dönmek, iade, dönüş
GT
GD
C
H
L
M
O
returned
/riˈtərn/ = VERB: dönmek, geri dönmek, döndürmek, getirmek, iade etmek, geri göndermek, geri vermek, geri gelmek, misilleme yapmak, tekrarlamak, nüksetmek, getiri sağlamak;
USER: döndü, iade, geri, döndürülen, döndürülür
GT
GD
C
H
L
M
O
road
/rəʊd/ = NOUN: yol, karayolu, cadde, demiryolu, maden geçidi, demirleme yeri;
USER: yol, yolda, road, yolun, yolu
GT
GD
C
H
L
M
O
round
/raʊnd/ = ADJECTIVE: yuvarlak, küresel, tam;
ADVERB: boyunca, etrafına, çepeçevre;
NOUN: tur, daire, raund, dizi;
PREPOSITION: etrafında, çevresinde;
USER: yuvarlak, yuvarlamak, turu, tamamlayabilirler, tamamlamak
GT
GD
C
H
L
M
O
route
/ruːt/ = NOUN: rota, yol, güzergâh, hat, herzamanki yol, yürüyüş emri;
VERB: göndermek, sevketmek, nakletmek, belli bir kanaldan yollamak, yürüyüşe geçirmek;
USER: rota, yol, yolu, güzergah, rotası
GT
GD
C
H
L
M
O
s
= USER: s, ler, lar, temizle, larındaki
GT
GD
C
H
L
M
O
sea
/siː/ = NOUN: deniz, dalga, derya;
ADJECTIVE: deniz, denizle ilgili;
USER: deniz, denize, Denizi, sea, denizden
GT
GD
C
H
L
M
O
shafts
/ʃɑːft/ = NOUN: mil, şaft, kuyu, sap, baca, aks, dingil, sütun, hava bacası, araba oku, ok sapı, mızrak, ışın, bayrak direği, gönder;
USER: milleri, miller, şaftlar, şaftları, mili
GT
GD
C
H
L
M
O
shut
/ʃʌt/ = ADJECTIVE: kapalı, kapatılmış, kapanmış, örtülü;
VERB: kapatmak, kapamak, kapanmak, sokmamak, yummak, kapmak, kıstırmak, örtmek, içeri almamak, katlamak;
USER: kapalı, kapatmak, kapatın, kapamak, kapattı
GT
GD
C
H
L
M
O
sir
/sɜːr/ = NOUN: bayım, beyefendi, efendi, bay, sör;
VERB: sör diye hitap ermek;
USER: bayım, efendim, beyefendi
GT
GD
C
H
L
M
O
size
/saɪz/ = NOUN: boyut, boy, büyüklük, ölçü, beden, numara, tutkal, apre, çiriş, şapka astar tutkalı, önemli miktar;
VERB: büyüklüğüne göre ayırmak, çirişlemek, tutkallamak, sertleştirmek;
USER: boyut, boyutu, boyutunu, büyüklüğü, boy
GT
GD
C
H
L
M
O
snow
/snəʊ/ = NOUN: kar, karlanma, eroin, kokain;
VERB: kar yağmak, karla kaplamak, abartılı konuşarak etkilemek;
USER: kar, snow, karla, kar Raporu, kar Raporu ve
GT
GD
C
H
L
M
O
soft
/sɒft/ = ADJECTIVE: yumuşak, alkolsüz, hafif, tatlı, uysal, sıvı, sulu, cıvık, ılıman, yumuşak başlı;
ADVERB: yumuşakça, yavaşça;
USER: yumuşak, yumuşak bir, seçenek, yazılım, soft
GT
GD
C
H
L
M
O
south
/saʊθ/ = NOUN: güney, lodos, güney rüzgârı;
ADJECTIVE: güney, güneyden esen;
ADVERB: güneye, güneyden;
USER: güney, güneyinde, güneyinde Otel, güneye
GT
GD
C
H
L
M
O
space
/speɪs/ = NOUN: alan, boşluk, yer, uzay, mekân, aralık, mesafe, ara, espas, açıklık, süre;
VERB: boşluk bırakmak;
USER: alan, boşluk, uzay, alanı, yer
GT
GD
C
H
L
M
O
specially
/ˈspeʃ.əl.i/ = ADVERB: özel olarak, özellikle, bilhassa;
USER: özel olarak, özellikle, özel
GT
GD
C
H
L
M
O
standard
/ˈstæn.dəd/ = NOUN: standart, norm, ölçüt, kalite, bayrak, ölçü, sancak, seviye;
ADJECTIVE: standart, normal, klasik, standart olarak kullanılan;
USER: standart, standardı, standart bir, standard, standardına
GT
GD
C
H
L
M
O
start
/stɑːt/ = NOUN: başlangıç, start, başlama, çıkış, harekete geçme, avantaj, yola çıkma, sıçrama, fırlama, ürkme;
VERB: başlatmak, başlamak, çalıştırmak, kurmak, çalışmak, koyulmak, çıkarmak, fırlamak, kalkmak, yola çıkmak, yöneltmek, irkilmek, gevşetmek, hareket etmek, ürkmek, tartışmaya açmak, ürkütmek, korkutup kaçırmak, kaynaklanmak, desteklemek;
USER: başlangıç, başlatmak, başlamak, başlar, başlatın
GT
GD
C
H
L
M
O
stops
/stɒp/ = USER: durur, durdurur, vermiyor, durağı, durakları
GT
GD
C
H
L
M
O
story
/ˈstɔː.ri/ = NOUN: öykü, hikâye, kat, masal, makale, rivayet, efsane, söylenti, martaval;
USER: öykü, hikâye, hikaye, hikayesi, bir hikaye
GT
GD
C
H
L
M
O
supports
/səˈpɔːt/ = NOUN: destek, yardım, dayanak, takviye, arka;
VERB: desteklemek, destek olmak, geçindirmek, sürdürmek, bakmak, tutmak, kanıtlamak;
USER: destekler, destekleyen, desteklemektedir, destekliyor, destekliyorsa
GT
GD
C
H
L
M
O
survival
/səˈvaɪ.vəl/ = NOUN: hayatta kalma, kalma, sağ kalma, hatıra, yadigâr, daha uzun yaşama;
USER: hayatta kalma, sağkalım, yaşam, hayatta, hayatta kalmak
GT
GD
C
H
L
M
O
survive
/səˈvaɪv/ = VERB: hayatta kalmak, kalmak, dayanmak, sağ kalmak, geriye kalmak, yadigâr kalmak, göğüs germek, daha uzun yaşamak;
USER: hayatta kalmak, hayatta, ayakta, hayatta kalabilmek, yaşayabilir
GT
GD
C
H
L
M
O
suspension
GT
GD
C
H
L
M
O
suv
/ˌes.juːˈvi/ = USER: suv, el Suv, minivan, sedan, coupe"
GT
GD
C
H
L
M
O
tank
/tæŋk/ = NOUN: tank, depo, tüp, hazne, su deposu, sarnıç, benzin deposu, hapishane, fotoğraf banyo kabı;
VERB: depoya koymak;
USER: tank, tankı, deposu, tanker, depo
GT
GD
C
H
L
M
O
target
/ˈtɑː.ɡɪt/ = NOUN: hedef, nişan, amaç;
ADJECTIVE: hedef;
USER: hedef, hedefi, hedefe, hedefin, hedefine
GT
GD
C
H
L
M
O
temperature
/ˈtem.prə.tʃər/ = NOUN: sıcaklık, ateş, hararet;
USER: sıcaklık, sıcaklığı, sıcaklığında, ısı, sıcaklığına
GT
GD
C
H
L
M
O
temperatures
/ˈtem.prə.tʃər/ = NOUN: sıcaklık, ateş, hararet;
USER: sıcaklıklar, sıcaklıklarda, sıcaklık, sıcaklıkları, sıcaklıklara
GT
GD
C
H
L
M
O
than
/ðæn/ = CONJUNCTION: göre, -den, -dan;
USER: göre, daha, fazla, çok, den, den
GT
GD
C
H
L
M
O
that
/ðæt/ = CONJUNCTION: o, ki, şu, için, diye;
PRONOUN: o, ki, şu, diye;
ADVERB: böyle, o kadar, bu kadar;
ADJECTIVE: öteki;
USER: o, bu, olduğunu, olduğu, ki, ki
GT
GD
C
H
L
M
O
the
GT
GD
C
H
L
M
O
then
/ðen/ = ADVERB: o zaman, öyleyse, ondan sonra, o halde, demek, zira;
ADJECTIVE: o zamanki, o zamanlarki;
USER: o zaman, sonra, ardından, daha sonra, o, o
GT
GD
C
H
L
M
O
there
/ðeər/ = ADVERB: orada, oraya, şurada, oralarda, o konuda;
PRONOUN: şuradaki;
USER: orada, var, vardır, yoktur, yok, yok
GT
GD
C
H
L
M
O
time
/taɪm/ = NOUN: zaman, süre, vakit, kere, uygun zaman, tempo, çağ, vade, aralık, doğum zamanı;
VERB: zamanlamak, ayarlamak, zamanlama yapmak, saat tutmak, tempo tutmak, kurmak, süre tutmak, temposunu belirlemek;
USER: zaman, süresi, kez, süre, zamanda
GT
GD
C
H
L
M
O
tire
/taɪər/ = NOUN: lastik, tekerlek, araba lâstiği, başörtüsü, elbise, giysi;
VERB: yormak, yorulmak, bıktırmak, bıkmak, usanmak, lâstik takmak, süslemek, dekore etmek;
USER: lastik, lastiğin, lastiği, kapak, tekerlek
GT
GD
C
H
L
M
O
tires
/taɪər/ = NOUN: lastik, tekerlek, araba lâstiği, başörtüsü, elbise, giysi;
VERB: yormak, yorulmak, bıktırmak, bıkmak, usanmak, lâstik takmak, süslemek, dekore etmek;
USER: lastikler, lastikleri, lastik, lastiklerin, tekerlekler
GT
GD
C
H
L
M
O
to
/tuː/ = PREPOSITION: karşı, göre, -e, -ye, -ya, -e doğru;
USER: karşı, göre, için, etmek, hiç, hiç
GT
GD
C
H
L
M
O
total
/ˈtəʊ.təl/ = NOUN: toplam, adet, tutar, topu, hepsi, mevcut;
ADJECTIVE: toplam, tüm, bütün, toptan, hepten;
VERB: toplamak, tutmak, toplamını bulmak, parçalamak, etmek;
USER: toplam, Mesaj, total, toplamı, Mesaj adeti
GT
GD
C
H
L
M
O
transcending
/tranˈsɛnd,trɑːn-/ = VERB: aşmak, üstün olmak;
USER: aşmak, önyargıları aşmak,
GT
GD
C
H
L
M
O
trimmed
/trɪmd/ = VERB: düzeltmek, ayarlamak, süslemek, budamak, yenmek, karıştırmak, uçlarından almak, azarlamak;
USER: kesilmiş, trimmed, kırpılmış, kesildikten, Kırpılan
GT
GD
C
H
L
M
O
trip
/trɪp/ = NOUN: gezi, seyahat, yolculuk, çelme, gezinti, hata, tökezleme, sürçme, kastanyola;
VERB: çelme takmak, tökezlemek, sekmek;
USER: yolculuk, gezi, gezisi, seyahat, seyahatiniz
GT
GD
C
H
L
M
O
union
/ˈjuː.ni.ən/ = NOUN: sendika, birlik, birleşme, evlilik, ittifak, dernek, kavuşma, bilezik, darülaceze, vida yuvası;
USER: sendika, birlik, birliği, birliğin, sendikası
GT
GD
C
H
L
M
O
up
/ʌp/ = ADVERB: yukarı, yukarıya;
PREPOSITION: yukarı, yukarıya;
ADJECTIVE: ayakta, dik, yükselmiş, çıkmış, olmuş;
NOUN: artış;
VERB: yükseltmek, artırmak;
USER: yukarı, kadar, up, onbirler, fazla, fazla
GT
GD
C
H
L
M
O
used
/juːst/ = ADJECTIVE: kullanılmış, eski;
USER: kullanılmış, kullanılan, kullanılır, kullanılabilir, kullanılmaktadır, kullanılmaktadır
GT
GD
C
H
L
M
O
vehicle
/ˈviː.ɪ.kl̩/ = NOUN: araç, taşıt, vasıta, taşıyıcı;
USER: araç, aracın, aracı, taşıt, araca
GT
GD
C
H
L
M
O
very
/ˈver.i/ = ADJECTIVE: çok, tam, bile, gerçek, aynı, salt, sırf, mutlâk, özel;
ADVERB: çok, pek, en, tam;
USER: çok, oldukça, very, derece, pek, pek
GT
GD
C
H
L
M
O
vision
/ˈvɪʒ.ən/ = NOUN: vizyon, görme, görüş, hayal, görme gücü, hayal gücü, önsezi, ileriyi görme, kuruntu, görülmeye değer şey, güzel kimse;
VERB: hayal gibi görmek;
USER: vizyon, görme, vizyonu, görüş, vizyonunu
GT
GD
C
H
L
M
O
waiting
/wāt/ = NOUN: bekleme, bekleyiş, refakât, eşlik;
ADJECTIVE: bekleme, ihtiyatlı, temkinli;
USER: bekleme, bekliyor, bekleyen, bekliyordu, bekletme
GT
GD
C
H
L
M
O
was
/wɒz/ = USER: oldu, olduğunu, idi, was, olduğu, olduğu
GT
GD
C
H
L
M
O
we
/wiː/ = PRONOUN: biz;
USER: biz, Sizlere, We, bizim, Bu, Bu
GT
GD
C
H
L
M
O
were
/wɜːr/ = USER: edildi, vardı, idi, olduğunu, olan, olan
GT
GD
C
H
L
M
O
what
/wɒt/ = ADJECTIVE: ne, hangi;
PRONOUN: ne, hangi, neyi, neleri;
USER: ne, Neler, ne bekleyebileceğinizi, hangi, nedir, nedir
GT
GD
C
H
L
M
O
when
/wen/ = NOUN: zaman, vakit;
ADVERB: ne zaman, iken, -dığı zaman;
CONJUNCTION: ne zaman, iken, gerektiğinde, -dığı sırada, -dığında;
PRONOUN: ne zaman, ne zamandan kalma;
USER: zaman, ne zaman, olduğunda, ne, sırasında, sırasında
GT
GD
C
H
L
M
O
will
/wɪl/ = NOUN: irade, niyet, istek, vasiyet, vasiyetname, arzu, azim;
VERB: istemek, amaçlamak, arzulamak, niyet etmek, vasiyet etmek;
USER: irade, olacak, olacaktır, olur, edecek, edecek
GT
GD
C
H
L
M
O
with
/wɪð/ = PREPOSITION: ile, birlikte, beraber, -li;
USER: ile, sahip, olan, birlikte, ile birlikte, ile birlikte
GT
GD
C
H
L
M
O
would
/wʊd/ = VERB: -cekti, -caktı, -erdi, -ermi, -ermiydi;
USER: -cekti, olur, mi, istiyorsunuz, olurdu, olurdu
GT
GD
C
H
L
M
O
x
/eks/ = NOUN: bilinmeyen, on dolarlık banknot
GT
GD
C
H
L
M
O
year
/jɪər/ = NOUN: yıl, sene, yaş;
USER: yıl, yılın, yıllık, yılı, yılda, yılda
GT
GD
C
H
L
M
O
years
/jɪər/ = NOUN: yıl, sene, yaş;
USER: yıl, yaşında, yıllarda, yaş, yıldır, yıldır
212 words